| 
				  
 Veda Mektubu... .:.  Çağımızın tartışmasız en büyük yazarlarından biri olan Gabriel Garcia
 Marquez yakalandığı lenf bezi kanseri nedeniyle sağlık durumu kötüleşmiş
 ve inzivaya çekilme kararı almış , yakın dostlarına bir veda mektubu
 göndermiş.
 Yazarın mektubu, değişik dillere çevrildi ve internet  üzerinden yayına
 verildi. İste usta yazar Marquez'in duygu yüklü veda  mektubu:
 
 * * *
 Yazarın Veda Mektubu...
 
 ''Tanrı bir an için  paçavradan bebek olduğumu unutup can vererek beni
 ödüllendirse, aklımdan  geçen her şeyi dile getiremeyebilirdim, ama en
 azından dile getirdiklerimi  ayrıntısıyla aklımdan geçirir ve düşünürdüm.
 Eşyaların maddi yönlerine değil  anlamlarına değer verirdim. Az uyur, çok
 rüya görür, gözümü yumduğum her  dakikada, 60 saniye boyunca ışığı
 yitirdiğimi düşünürdüm.
 
 İnsan  aşktan vazgeçerse yaşlanır. Başkaları durduğu zaman yürümeye devam
 ederdim.  Başkaları uyurken uyanık
 kalmaya gayret ederdim. Başkaları konuşurken  dinler, çikolatalı
 dondurmanın tadından zevk almaya bakardım.
 Eğer Tanrı  bana birazcık can verse, basit giyinir, yüzümü güneşe çevirir,
 sadece  vücudumu değil, ruhumu da tüm çıplaklığıyla açardım.
 
 Tanrım, eğer bir  kalbim olsaydı nefretimi buzun üzerine kazır ve günesin
 göstermesini  beklerdim. Gökyüzündeki aya, yıldızlar boyunca Van Gogh
 resimleri çizer,  Benedetti şiirleri okur ve serenatlar söylerdim.
 Gözyaşlarıyla gülleri  sular, vücuduma batan dikenlerinin acısını
 hissederek dudak kırmızısı taç  yapraklarından öpmek isterdim.
 
 Tanrım bir yudumluk yasamım olsaydı...
 Gün geçmesin ki, karsılaştığım tüm insanlara onları sevdiğimi söylemeyeyim.
 Tüm kadın ve erkekleri, en sevdiğim insanlar oldukları konusunda birer
 birer ikna ederdim. Ve aşk içinde yasardım.
 Erkeklere, yaşlandıkları  zaman aşkı bırakmalarının ne kadar yanlış
 olduğunu anlatırdım. Çünkü insa n  aşkı bırakınca yaşlanır.
 Çocuklara kanat verirdim. Ama uçmayı kendi  başlarına öğrenmelerine
 olanak sağlardım. Yaşlılara ise ölümün yaşlanma ile  değil unutma ile
 geldiğini öğretirdim.
 
 Ey insanlar!
 Sizlerden ne  kadar da çok şey öğrenmişim.
 Tüm insanların, mutluluğun gerçekleri görmekte  saklı olduğunu bilmeden,
 dağların zirvesinde yaşamak istediğini öğrendim.  Yeni doğan küçük bir
 bebeğin, babasının parmağını sıkarken aslında onu  kendisine sonsuza dek
 kelepçeyle mahkûm ettiğini öğrendim. Sizlerden çok şey  öğrendim. Ama
 bu öğrendiklerim pek ise yaramayacak. Çünkü hepsini bir  çantaya kilitledim.
 Mutsuz bir şekilde...
 
 Artık ölebilir  miyim?..
 |