Tek Mesajı Görüntüle
Old 05-12-2007, 11:20 PM   #5
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3007
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

PETER WINCH

Winch 1958 yılında The Idea of A Social Science and Its Relation to Philosophy [Toplum Bilimi Düşüncesi ve Bunun Felsefeyle İlişkisi] adlı kitabı yayınlamıştır. Oxford felsefesi açısından yorumladığımızda, Winch'in görüşlerini şöyle açıklayabiliriz: Toplumsal yaşamı oluşturan dildir. Dolayısıyla, örneğin `emir' kavramının olmadığı bir toplumda emir verilemez. Emir kavramının içeriği bilinmeden emir verilemez Günlük dilin değişikliğe uğratılmasına gerek yoktur. Toplumsal bir olayı anlamak, söz konusu olayda konuşulan dili anlamak demektir. Doğa bilimlerinde olduğu gibi açıklama yapılamaz. Toplumsal olaylar açıklanamaz, ancak anlaşılabilir. Zira olaylar yalnızca dilde vardır; doğada olduğu gibi �kendi kendinde varoluş� söz konusu değildir. Sosyolojinin görevi, insanların toplumsal davranışlarını anlamaktır. Bu da; insanların davranışlarını anlamak için kullandıkları kav- ramları anlamak (ve belki de açıklığa . kavuşturmak) demektir. Dolayısıyla kişi kendi toplumunu anlamada gerçek bir sorunla karşılaşmaz; ama yabancı kültürleri anlamada karşılaşılan sorunlar çoktur.

Bu görüşler �anlamaya dayanan açıklamalar»ı tümüyle yadsıyan mantıkçı pozitivist�lerin ve Popper'in görüşlerine bütünüyle karşıt görüşlerdir. Winch, buna rağmen, Popper gibi Marxizm'i ve psikanalizi şiddetle eleştirir. Ancak eleştirisi tümüyle başka bir açıdandır. Winch'e göre, Marxizm'in `ideolojik üstyapı' ve psikanalizin `rasyonalizasyon' gibi kavramları kullanılamaz kavramlardır. Sosyoloji ve psikoloji, kişilerin davranışlarını onların kendi kullandıkları kavramlardan başka kavramlarla açıklayamaz. Winçh şöyle der:

�[...] savunduğum yaklaşım; genel olarak sosyoloji ve sosyal araştırmalarla ilgili olarak yaygın kabul' gören görüşlerle çelişir. Örneğin Emile Durkheim'ın şu görüşlerine ters düşer: `Toplumsal yaşamın, buna katılanların kendi terimleri ile değil, bilincin kavrayamadığı ve derinlerde yatan nedenlerle açıklanması fikrini son derece verimli buluyorum.�

Winch'in görüşlerinin buraya kadar yapılan betimlenmesi yanıltıcı olabilir. Çünkü Winch de Wittgenstein'ın yaşam biçimleri görüşünden yola çıkar. Dolayısıyla, yaşam-biçimleri üzerine daha önce söylediklerimize burada bazı ekler yapmamız gerekir: Bir yaşam biçiminde dünya ile dil'i birbirinden ayırmak nasıl olanaksızsa, dil ile toplumsal olayları birbirinden ayırmak da olanaksızdır. Toplumsal ilişkiler ve davranışlar da dilin bir parçasıdır; nasıl ki, dil toplumsal ilişki ve davranışların bir parçasıysa. Bu bakımdan, sosyolojinin görevi, yalnızca bir kültürün dilini anlamak değil, onun yaşam-biçimini de göstermektir; tıpkı, Wittgenstein'ın bizim yaşam-biçimimizi açıkladığı gibi. Dili açıklamakta, yaşam-biçimini açıklamak aynı şeydir. Ancak bu noktada şu soru ortaya çıkmaktadır: Acaba bilinen yaşam-biçimleri hep aynı yaşam-biçimi midir, yani tüm insan toplumları ortak bir yaşam-biçimine mi dayanır? Winch bu soruya olumlu yanıt verir (Wittgenstein'ın yanıtı ise belirsizdir) ; ancak bu ortak yaşam-biçimi temeli üzerinde daha az temel nitelikte yaşam-biçimleri görülür. �Wittgenstein'ın düşüncesine yeni bir şekil verilebilir: Bilim felsefesinin, sanat felsefesinin, tarih felsefesinin, vb. görevi �bilim�, �sanat'�, vb. yeniden yaşam-biçimlerinin özgül niteliklerini açıklamaktır.

Bilgi kuramının görevi ise bir yaşam- biçiminin neleri içerdiğini açıklamaktır.�

Sosyolojinin görevi ise; �ilk yaşam-biçimi�ni, toplumsallığın temelini oluşturan şeyi keşfetmektir. Yaşam-biçimi tüm anlayış ve açıklamaların son-noktası olduğundân, bilgi kuramının görevi �ilk yaşam-biçimi�ni açıklamak olmalıdır. Felsefe, sosyolojinin bir "bölümüyle çakışır.

«Ancak, uzun vadede, genel olarak toplumsal olaylar hakkında bir tartışma sosyoloji kapsamına olmaktan kaçınılamaz. [...] Öte yandan, genel olarak toplumsal olayların doğasının anlaşılmasının, yani `yaşam-biçimi' kavramının açıklanışının bilgi kuramının. konusu olduğu da gösterilmiştir.

Winch�in görüşlerinin ilk betimlenişi açısından bakıldığında, �ideoloji� ve �rasyonalizasyon� kavramlarını eleştirmesi kolayca anlaşılır. Çünkü günlük bilgilerin ve günlük dilin amaçlarına uygun işlediği fikri, bir ölçüde, toplumun ve bireyin kendisini en iyi kendisinin anlayacağı görüşünü içerir. Oysa görüşlerinin ikinci betimlemesi açısından bakınca , Winch�in bu kavramları eleştirisi ile ileri sürdüğü diğer fikirler arasındaki ilişkiyi anlamak güçleşir. Şöyle denmektedir: Yaşam biçimi kavramı , dil ile toplumsal ilişkilerin bir bütünlük oluşturduğunu ya da aynı şeyin iki yüzü olduğunu ifade eder.Toplumsal ilişkileri değiştirmeden dili değiştirmeye, dili değiştirmeden de toplumsal ilişkileri değiştirmeye olanak yoktur. Bunu nedeni , dil ile toplumsal ilişkiler arasında karşılıklı bir nedensel ilişki bulunması değil , bazılarının dediği gibi , ikisi arasında bir iç bağlantısı olmasıdır. Bizce bu görüşlerin ideoloji ve rasyonalizasyon kavramlarıyla çelişen bir yanı yoktur.

Marxizm'e göre, bir toplumun belirli bir toplumsal ve ekonomik yapıya sahip olması için, dilin bir bölümü belirli bir biçim arzetmelidir. Dilin (yani ideolojinin) değişmesiyle, toplumsal ve ekonomik yapının değişmesi birlikte yürür. Psikanalistlere göre de, belitli davranışlar, bu şekilde davranan kişiler davranışlarını belirli bir biçimde betimlemediği sürece, olanaksızdır. Davranışlarının `rasyonalize' edilmiş bir betimlemesini vermelidirler. Betimlemeyi değiştirmek, davranışı değiştirmek demektir. Davranışlarını `rasyonalize' etmeyi bırakan kişi, artık eskisi gibi davranmayacaktır. Gerek ekonomik temel -ideolojik üstyapı ilişki- sinin, gerekse rasyonalizasyon- davranış ilişkisinin nedensel yorumunu yapanlar olmuştur. Ancak bütün yorumlar nedensel değildir. Örneğin Louis Althusser Marxizm'i, Jacques Lacan da psikanalizi yukarıdaki ilişkileri nedensel olarak almaksızın yorumlamışlardır. İleri sürdükleri savlar Winch'in savlarına hiç benzememektedir, ancak ,bize göre bağdaşmaz nitelikte de değildir. Yaşam-biçimi ve ideoloji kavrâmları bağdaşır nitelikte olduğu halde, Winch tartışmaksızın bunların bağdaşmazlığını varsaymaktadır.
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla