Kaya Balıkları
Bazı balıklar bulundukları ortamda görünmez olabilirler. Resimdeki kaya balığı düşmanlarından mükemmel bir şekilde korunmaktadır. Tam anlamıyla bir kaya gibi görünmünde olduğu için düşmanları ilk bakışta onu farkedememektedir. Ancak kaya balığının tek savunma yöntemi kamuflaj yeteneği değildir. Bundan başka dikenleri de çok güçlü bir zehir taşımaktadır. Bazı kaya balıklarının dikenleri sırtlarındaki düz bir hat üzerinde yer alır ve ustura gibi keskindir.
Our Amazing World Of Nature, Its Marvels & Mysteries Reader's Digest, s. 140
KEMİK DİLLİ BALIK
Kemik dilli balık (Scleropages Leich Hardtii), Yeni Gine'de yaşar. Erkek balık, yumurtaları ağzında taşır. Bu durumda olması beklenen balığın sindirim salgılarının harekete geçmesi ve yumurtaların balık tarafından yenerek sindirilmesidir. Oysa böyle olmaz. Erkek balığın ağzında gelişimlerini tamamlayan yavrular yumurtadan çıktıkça suya atlar ve yeni hayatlarına başlarlar. Bu durum milyonlarca yıldan bu yana devam etmektedir. İştahı kesen, sindirimi temin eden ve salgıları durduran böyle bir düzenin nasıl çalıştığı henüz bilinmemektedir.
Bilim ve Teknik, Sayı 307, s.461
Kirpi Balığının Güneş Gözlüğü
Sıcak sularda yaşayan kirpi balığı (Sphoeroides maculatus) güneş ışınları fazlalaştığında gözlerindeki kimyasal maddeleri değiştirme özelliğine sahiptir. Balık bu değişiklik ile birlikte kendisine bir nevi güneş gözlüğü oluşturur. Bu sayede güneş ışınlarından etkilenmemiş olur.
Bilim ve Teknik Dergisi, Şubat 1985, s. 33
Kirpi Balıklarının Caydırıcı Yöntemleri
Kirpi balıkları, yuvarlak görünümlü ve çok yavaş hareket eden balıklardır. Kirpi balıklarının derileri genellikle dikenlerle kaplıdır. Son derece ilginç bir savunma yöntemleri olan kirpi balıkları düşmanlarından kolaylıkla kurtulur. Bir düşmanla karşılaştıklarında karınlarını çok hızlı bir şekilde suyla doldurur ve bu sayede balon gibi şişerler. Kirpi balıkları bu şekilde normal büyüklüklerinin iki katına ulaşır. Bu da düşmanlarının onları yutmasını engeller. Bazı kirpi balığı türleri ise son derece zehirlidir. Bu zehir "tetrodoksin" olarak adlandırılır ve kirpi balığının bağırsaklarında yaşayan bakteriler tarafından üretilir. Bu toksik madde balığın bütün vücuduna yayılmıştır ama yoğun olarak karaciğer gibi iç organlarında ve bağırsaklarında bulunur. Zehirin bir kısmı kasların içerisine bile girerek burada birikir. Bu da kirpi balığı ve larvalarını yemenin diğer canlılar açısından son derece tehlikeli olması demektir.
Bir düşmanla karşılaşan kirpi balığı çok kısa bir sürede şişerek yandakine benzer bir görünüm alır. Bununla birlikte kirpi balıklarının keskin dikenleri de ürkütücü bir şekilde ortaya çıkar. Bu iki özelliği, düşmanlarını caydırmak için yeterlidir.
Dolphin Log, September 1996, s.12-13
KÖPEKBALIĞI
Köpekbalıkları kendi çevrelerindeki 30 metrelik bir alanın dışında göremezler ve koku alamazlar. Ama su içinde ses dalgalarını yayan en zayıf çırpıntıları dahi hemen algılayabilirler. Köpekbalıklarının vücutlarının iç kısımlarında uzanan mukozada, çok duyarlı olan sinir uçları bulunur. Bu sinir uçları algıladıkları dalgaları beyne iletir ve böylece balık ses kaynağına doğru yönelir. Köpekbalıklarının yüzme kesesinde ve solungaçlarında suyu dalgalandırarak oksijen taşınmasını sağlayan kapak da bulunmaz. Bu nedenle köpekbalıkları yaşamlarını sürdürebilmek için sürekli hareket etmek zorundadırlar.
Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:209, Nisan 1985, s.10
KÖPEK BALIĞI
İri köpekbalıkları da denizlerdeki pekçok canlı gibi planktonlarla beslenirler. Köpek balıkları, yüzgeçlerini bir filtre gibi kullanırlar ve deniz suyunu buradan geçirerek planktonları toplarlar. Kuzey Denizi'nde her Kasım ayında plankton yoğunluğu azaldığı için köpekbalıkları besin ararken her zaman harcadıklarından çok daha fazla enerji harcamak zorunda kalırlar. Bu nedenle bir süre sonra güçsüz kaldıkları için yemek aramayı bırakıp, dibe çökerler ve kış uykusuna yatarlar. Okyanusun derinliklerinde aylarca hareket etmeden ve hiç beslenmeden yaşayabilirler. Bu sırada kalpleri sanki çalışmıyormuş gibi çok yavaş atar.
The Ocean World of J. Cousteau, Quest for Food, s.16
|