Tek Mesajı Görüntüle
Old 07-18-2007, 07:19 PM   #4
F.S.Mehmet1453
Aşmış Üye
 
F.S.Mehmet1453 Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70
Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12101
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi : F.S.Mehmet1453 has a reputation beyond reputeF.S.Mehmet1453 has a reputation beyond reputeF.S.Mehmet1453 has a reputation beyond reputeF.S.Mehmet1453 has a reputation beyond reputeF.S.Mehmet1453 has a reputation beyond reputeF.S.Mehmet1453 has a reputation beyond reputeF.S.Mehmet1453 has a reputation beyond reputeF.S.Mehmet1453 has a reputation beyond reputeF.S.Mehmet1453 has a reputation beyond reputeF.S.Mehmet1453 has a reputation beyond reputeF.S.Mehmet1453 has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

GALATASARAY’DA İLK FUTBOL

GALATASARAY LİSESİ’NDEN DOĞAN FUTBOL GELENEĞİ

Güven Sayın

Hepimizin, branşta isminden iftiharla bahsettiği Lisemizin, Türk futbolunun kuruluşunda oynayacağı önemli rolü, zamanının en iyi futbolcularından sayın hocamız Bekir Bircan'dan belirtmesini rica ettik. Kendisi bizi nezaketle karşıladı ve suallerimizi cevaplandırdı.

Aşağıda da görüleceği gibi, Türk olarak, Türkiyede ilk futbolu Galatasaray Lisesi talebeleri oynamış ve geliştirmişlerdir. İşte Hocamızın bu mevzuda anlattıkları:

- Galatasaraya futbolu ilk defa olarak 1900'de Kadıköy'deki ' Frère 'lerden gelip mektebimizin lise kısmına giren 425 Mustafa Bedri getirmiştir.

O zamanın futbolu, bugünkünden çok farklıydı. Her oyundan sonra bir sürü arkadaş hastanelik olurdu. Adeta Rugby oynar gibi!..

Okulda dolayısıyla Türkiye'de ilk futbol oynayanlar : 407 Ali Rana (Eski... milletvekili ve Tekel Bakanı),1085 Hasan Fikret (Galatasaray müdür-" sanisi, merhum), 65 Hüseyin Münir (merhum), 159 Mustafa Hayri (Banka Müdürü, merhum), 364 Refik Cevdet (eski Galatasaray öğretmeni), 889 Ali Sami (merhum).

Bu futbol iki sene kadar devam etti. İdare bu oyunu daima yasak ediyordu. Oyunlar yine Grand Cour'da oynanırdı. Oraya girmek haylice zor bir işti. Zaten orası bir spor merkezi olduğu kadar bir Forum'du da. Mektebin edebiyatçıları, matematikçileri orada toplanır, gizlice gelen gazeteler orada okunur ve fikir beyan edilirdi.

Bu bakımdan dışarıda kulüp kurmak gerekiyordu. 1903'te Ali Sami'nin teklifi üzerine kulüp kuruldu. İlk içtima Farisi Hocası merhum Macit Efendi'nin dersinde, anfide sıraların altında oldu. Biz de başkasınıflardan kaçıp oraya geldik.

Reis Ali Sami Yen; Katip Emin Bülent (merhum, şair); Kasadar Asım Tevfik oldu. İdareden korkularak kulübe Galatasaray ismi verilemiyordu. Arkadaşların bazıları Glorya, bazıları Odaks, bir kısmı da Kartal ismi üzerinde duruyorlardı. Sonunda Kartal ismi galip geldi. Kulübün ismi Kartal oldu. Bir kartalın açık ağzında bir top; damgamız da bu idi. İlk aidatımız olan yüzer parayı bununla topladık. Dışarıda egzersizlere ayrı ayrı giderdik. Zira Abdülhamid'in devrindeydik ve hür türlü toplantılar yasaktı. Bu idmanları şehir haricinde kırlarda yapardık.

İlk renk milli renkti: Kırmızı-beyaz. Fakat sonra hükümetin şiddetinden korkarak Sarı-siyahı kabul ettik. Toplantı yerlerimiz mektebin karşısındaki Bulgarın sütçü dükkanı, Kadıköy Kuşdili'nde muhallebici Anton'un dükkanı, bugünkü Fener stadının karşısında Lazar'ın kahvesiydi.

İlk egzersizi Kurbağalı derede yapıyorduk. Yanımıza iki kişinin yaklaştığını gördük. İlk önce hafiye zannederek korktuk. Fakat iyice yaklaşınca bunların o zamanki Moda-İngiliz kulübüne mensup adamlar olduklarını anladık. Onlar bize futbolun nasıl oynanacağını izah ettiler, ilk dersimiz bu oldu.

İkinci egzersizi kağıthane sırtlarında yapmak istedik. Arkadaşlardan Emin Bülent o hafta mektebe gelmemişti. Çamlıca'daki evine telgraf çektik. '-Pazar günü toplantı var, gel.' Bu telgrafı o zamanın sansürü derhal saraya bildirmiş. Nitekim top oynarken hafiyeler tarafından sarıldık. Durumu okul müdürü Abdurrahman Şeref Bey kurtardı. Saraya giderek bizim hakkımızda şefaatte bulundu.

Bir gün yine Kuşdilinde Moda İngiliz kulübünde bir antreman yaparken bu defa Kuşdili Komiseri polislerle oyun sahasına girdi. Biz Türkleri oyundan menederek kararkola ***ürdü. Karakolda katibimiz Emin Bülent Polisleri korkutmak için saraya mensup olduğumuzu söyleyerek onları tehtid etti. Böylece serbest
bırakıldık.

O zaman hiçbir Türk kulübü ve seyircisi yoktu. Mevcut kulüpler Moda-ingiliz kulübü, İmojen isminde İngiliz sefaret gemisinin tayfalarından mürekkep bir takım Kadıköy isminde Rum ve İngilizlerden kurulu bir diğer takım, nihayet tamamen Rumlardan teşekkül eden Elpis (esperans) idi.

Bunlarla yaptığımız maçlarda daima yeniliyorduk. O vakitler İstanbul'da çıkan Levant-Herald adlı bir İngilizce gazete bu maçların kritiğini yapıyordu. Fakat isim ve takımımızdan bahsedemez 'another club' diye yazardı. 'Saray' kelimesinden korkuluyordu. Bize Galatasaray isimini daha sonra halk taktı.

Moda'dan Horest Armitach isimli oyuncu bizim kulübe kaptan olarak geldi ve bize futbolu bütün incelikleriyle öğretmeye başladı.

İlk maçında Kadıköy'e 11'e karşı 8 golle yenilen Galatasaray nihayet, azimli çalışması sayesinde aynı takımı 4-0 kazanmaya muvaffak oldu. Bu arada mevcut bütün kulüpleri de yenerek şampiyon çıktı ve bunu üç sene devam ettirdi. (1908). Kulübün resmen tesisi 1905'tedir.

Bir gün, bir cumartesi, İstanbul tarafında geçmiştik. Şişman Yanko'nun mağazasının vitrinlerinde renkleri sarı ve kırmızı olan ve birbiri üzerine atılmış iki kumaş duruyordu. Hepimiz çok beğendik bu iki rengi... Fakat Emin Bülent'i bir türlü vitrinin önünden çekemiyorduk. 'İlle bu renkleri alalım. Sarı-kırmızı renk yeşil sahanın üzerinde! Bundan alası olamaz...' diyordu. Onun bu ısrarı üzerine kumaşları satın aldık ve diktirilmesi için de Ali Sami'ye devrettik. O da bunları ablalarına diktirdi. İşte Sarı-Kırmızı rengi alışımızın hikayesi...'

Bundan sonra Bekir Hoca'dan şu mahut 7-0'lık maçı nakletmesini rica ettik. Dudağında o zarif gülümseme ile anlatmaya başladı:

'-Yavaş yavaş başka kulüpler de kurulmaya başlamıştı. Fenerbahçe de bunların arasındaydı. Bir fırtınalı havada Fener'le Kadıköy'de maçımız vardı. Vapurlar güçlükle işliyordu. Çayıra vardığımızda takımda sadece yedi kişinin orada mevcut olduğunu gördük. Fener'e bu maçı tehir etmemizi rica ettik; kabul etmediler. Oynamazsanız bir seramonimizi yaparız, dediler. Kaptan Emin Bülent yedi kişilik takımı kurdu. O gün sakat olan Ali Sami'yi kaleye aldık. Saha çamurlu ve berbattı. Fakat bu mühim maçı, top kalemize bir kere
gelmemek üzere, 7-0 gibi açık bir farkla kazandık...

Galatasaray İstanbul şampiyonu olduktan sonra, Türkiye'de ilk defa olarak, yabancı bir takımı, Macarları, Temaşvar Üniversitesi Futbol Takımını davet ettik. Ve yine Türkiye'de ilk defa olarak dışarıya çıktık.Başlarımızda feslerle yaptığımız bu seyahatte önce Bükreş'te Romenleri rahat rahat yendik. Fakat
Maceristan'da iki mağlubiyetin yanısıra sadece birberaberlik koparabildik. Hele Peşte'deki son maçımızda 7-1 gibi acı bir mağlubiyete uğradık...

Avdette takımı kuvvetlendirmek için yeniden teşkilatlandırdık. Yine Galatasaray Kulübü Türkiye'de ilk olarak deniz sporlarını, hokey, halat çekme, boks, izcilik, aletli ve aletsiz jimnastiği getirmiş, memlekette ilk idman müsameresini vermiştir. Bu kulübün elemanları da yine ilk defa olarak Türk Futbol Teşkilatını kurmuşlardır.'

Okulumuzun, dolayısiyle Galatasaray Kulübünün futbol tarihçesini en yetkili bir ağızdan dinlerken, biz de o devri yaşar gibi olduk. Muhterem hocamıza mecmuamız adına teşekkür edip ayrılırken, dünkü futbolcularımızın muvaffakiyetini bügünkü arkadaşlarımızın hakkiyle devam ettirdiklerini düşünerek büyük bir haz duyduk.
F.S.Mehmet1453 çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla