Administrator
Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20
Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Cinsiyet :
Ünvan : Admin
|
REFİK HALİT (KARAY)
İttihatçı karşıtı ve koyu bir Hürriyet ve İtilaf taraftarıdır. Hürriyet ve İtilaf partizanlığı ile Millî Mücadele düşmanlığı yapmıştır. İngilizcidir. 150'liklerdendir. Sürgün döneminde Halep yakınlarındaki Cuniye kasabasında yaşamıştır. 1938'deki aftan sonra Türkiye'ye gelmiş ve Tan gazetesi ile diğer bazı gazete ve dergilerde çalışmıştır. 1965 yılında ölmüştür.
"Bizim için tutulacak yegâne kurtuluş yolu Mütarekeden sonra, hemen İngiltere devletiyle beraber yürümek için siyasî girişimde bulunmaktı. Bunu nedense yapamadık. Memleketin zırlak, çatlak, hımhım bir sesi, bir İttihatçı sesi vardı ki, bütün serap olan ümitlerden sonra hâlâ bu devletin yarını ile uğraşıyor, hâlâ burnunu her şeye sokuyordu…..
Ve özellikle Amerika'nın hayâlî mandasıyla bir hayli vakit kaybettik….. O zaman hükümet doğrudan doğruya İngiltere politikasını takip eylemiş, İngiltere'nin yardımını talep ve emin etmiş olsaydı, yine vakit kazanmış, boş yere lâfı güzaf ile kendimize fena partiler çıkartmış olmayacaktık. İttihatçı gazetelerin büyük bir kısmı da doğrudan doğruya "bağımsızlık" diye bağırıyorlardı. Asıl savunulan nokta "bağımsızlık" değil, İttihatçıların gerçek mahiyetini bilen İngilizlerden uzak kalmaktı…..
Bağımsızlığa bütün kuvvetimizle taraftarız. Fakat bunu yalnız başımıza devam ettiremeyecek bir durumdayız. Mütarekeden sonra doğrudan doğruya İngiltere'ye meyletmiş bulunsaydık, o zaman ortada iyi niyetimiz söz konusu olacak, bu zavallı milletin zorla İttihatçıların eliyle felâkete sürüklenmekten artık bıkmış, usanmış olduğunu medenî âleme açıkça söylemiş bulunacaktık. Bizim için milletlerarası bir yönetim felâkettir. Türkiye veyahut İstanbul milletlerarası bir yönetim ile gitgide Girit'e benzer. Bunu dilemeyiz. Çünkü şimdiye kadar mütereddit bir hareket tarzı takip eylemenin cezasını görüyoruz…..
Bundan ötürü bizim için yapılacak şey, bir tek devletin siyasî beraberliğidir. O devlet de İngiltere'den başkası olamaz, olamaz, olamaz." (9 Ocak 1920, Alemdar) (39)
"Bunlar Onlar Değil mi?
Kimdir bu millet kurtarıcısı ki, arkadaşları gibi ihtilâl ve isyan silâhı ile kanunları parçalamış, iradeleri yırtmış, pazu zoruyla meydana çıkmış, gururlu ve emredici, "Türk'ü kurtaracağım" diye haykırıyor? Şu Vatan ve Millet menfaatine aykırı olarak girilen savaşta, bugün kurtaracağını iddia ettiği neslin yarısını keşke o zaman Enver'in emri atında, Almanların maiyetinde akılsızca ve müsrifçe harcayıp tüketmeseydi! Kimdir şu hatip ki kürsüden halka "sizi kurtaracağız" diye bağırıyor? Onlar bizim bildiklerimiz değil mi? Millî tüccar olup kanımızı fahişelere emdiren külhanbeyler, çeteler yapıp tabanımızı satırdan geçirten başıbozuklar, ceplerindeki altınlarını namus ve ırza tecavüz için destekleyen uşaklar, damatlar asan, Padişahlar süren nüfuzlu kimseler bunlar değil mi? Artık size kimse ne Osmanlı tahtı, ne de Osmanlı ülkesinin geri kalan kısmını emniyet edebilir?.." (16 Ocak 1920, Alemdar) (40)
"Bizim bağımsızlığımız.
…Durumun lehimize tecellisinden bahsettiği sırada bunun başlıca sebebini "Harekâtı Milliye" olmak üzere ima etmek istiyor. Pek de açıkça ısrar edilmeyen bu imaya ne yalan söyleyeyim epeyce güldük.
Hâlâ idrak etmek istemiyorlardı ki, "Harekâtı Milliye" namı altında döndürülen bütün o karışık dolapların maksat ve gayesini artık bilmeyen, anlamayan kalmadı. Neler yapıldığını ve yapılmakta olduğunu da artık kör gördü, sağır işitti." (20 Ocak 1920, Alemdar) (41)
"Bir zaman Rumeli'de 'Süngü'ler, 'Top'lar çıkaran İttihat ve Terakki şimdi de Anadolu'da 'İzmir'e Doğru', 'Müdafaa-i Milliye'ler çıkarıyor. 'Süngü', 'Top' ne derdi? Bugün 'İzmir'e Doğru', 'Müdafaa-i Milliye' ne derse onu derdi: Küfür, iftira, meydan okuma, savaş ve hile teranesi… Efendiler, 'Süngü' ve 'Top' Rumeli'ye hayır getirmemişti. Korkuyoruz ki aynı tezvirler, aynı meydan okuyucular ve aynı aptallıklarla dolu bugünkü 'İzmir'e Doğru'lar, Müdafaa-i Milliye'ler de sevgili Anadolu'muza felâketler getirmesin?" (30 Ocak 1920,Alemdar) (42)
Refik Halit, 2 Şubat 1920 tarihli yazısında; İstanbul'da toplanan Meclis'e, Anadolu'dan seçilen mebusları şöyle aşağılamaya çalışır:
"Topuna Hoş Amedi.
Merhaba Sivas kuzuları, Ankara keçileri ağıla mı geldiniz? İttihat sürüsünden yeni çobanbaşı, millet paşası mı sizi seçip ayırdı? Tüylerinizi kabartıp, boynuzlarınızı varaklayıp, sırtınızı kınalayıp bize sizi o mu hediye gönderdi? Boynunuzdaki tasmayı da o mu taktı? Kösemendiniz kimdir? Sivas'ın şu Karakeçisi mi? Yoksa Karaman "kahraman" kuzusu mu? Niye Koç Ankara'da kaldı? Âdeti uzaktan mı toslamaktır?..." (2 Şubat 1920, Alemdar) (43)
"Yeni Bir Yavru Daha.
Bereketi bol olsun, başımıza bir Millî daha çıktı, ******* bir Millî daha doğurdu. Millet anamız yine varlığını gösterdi. Ortaya bir Millî yavru daha attı: "Millî Misak"... Aman Allahım! Söylenmesi ne güç, ne çirkin, ne gayrı millî bir kelime!... Galiba Millîler yarım düzineyi geçti….
Millî Kongrenin ne fırıldak olduğunu seçimlerde öğrendik. Millî Blok da bir tür dalavere idi.….
Kısaca bu Millîlerin ne biçim marifetler olduğunu cümle âlem anladı, acaba "Millî Misak" nedir?" (2 Şubat 1920, Alemdar) (44)
"Kuvayı Milliye adı altında yaptıkları kötülükleri alkışlaya alkışlaya bu milletin başına bu felâketleri getirenleri asla unutmayınız…" (19 Mart 1920, Alemdar) (45)
"Genel savaşta cahilce hesaplarından başka bir şey göstermedikleri halde, mütarekeden sonra Zaloğlu Rüstem kesilen o serserilerde bir zerre namus ve haya olsa, bir zerre vatan muhabbeti bulunsa, sebebiyet verdikleri bu faciaya karşı ******** kafalarını çoktan patlatırlar, uğursuz varlıklarına nihayet vererek kurban eyledikleri mağdur milletin içten gelen âlicenaplığına mazhar olurlardı." (23 Mart 1920, Alemdar) (46)
|