Konstantin’in annesi getirdi
Roma İmparatoru Büyük Konstantin putperestlikten Hıristiyanlığa geçerek mensupları asırlardır eziyet gören bu dinin hamisi rolünü üstlenmişti. İmparatorluğun idare merkezini İstanbul’a nakleden Konstantin’in annesi Helena, Kudüs’ü ziyaret etti ve Kamame Kilisesi’ni yaptırdı. İstanbul’a dönüşte de Hıristiyan itikadınca Hazreti İsa’nın gerildiği çarmıhın parçalarıyla çivilerini beraberinde getirdi. Bu hatıraları bir müddet tazim ile hazinesinde saklayan İmparator, daha sonra ardından gelen nesillerin saygıda kusur edebileceklerini düşündü. Miladın 330. (bazı rivayetlerde 328, 329) yılında yer altında bir şapel inşa ettirerek çarmıhın parçalarını içine yerleştirdi. Üzerine Çemberlitaş adıyla bildiğimiz sekiz adet taş sütundan oluşan anıtı diktirdi. İmparatorluğun rengi olan erguvan renkli sütunların tepesinde ise Apollon Helilos görünümündeki altın yaldızlı kendi heykeli bulunuyordu.
Çeşitli dönemlerde tahrip oldukça anıtın üzerindeki heykeller değiştirildi. En sonunda altın yaldızlı bir haç haline dönüştü. İstanbul, Osmanlılar tarafından fethedildikten sonra söz konusu haç da yerinden indirildi. Fakat Hıristiyanlar Çemberlitaş’a gösterdikleri saygıyı devam ettirdiler. Ondokuzuncu asırda bile Hıristiyanların buradan geçerken anıta yönelerek saygı gösterdikleri hatıralarda kayıtlı. Bölge sık sık yangınlara maruz kaldığından sütunların demir çemberlerle sağlamlaştırılması yoluna gidilmekteydi. Anıt, günümüzdeki ismini bu çemberlerden almakta.
Bizansın son dönemlerinde halk, Türkler şehre girdiğinde gökten bir meleğin inerek anıtın dibindeki aciz bir adama kılıç vereceğine, “Bu kılıcı al ve Kurtarıcı’nın halkının intikamını al!” diyeceğine, bundan sonra Türklerin yalnız İstanbul’dan değil İran içlerine kadar bütün Bizans ülkesinden kovulacağına inanıyordu. Doç. Dr. Said Öztürk, bu inanış sebebiyle fetih sırasında şehrin düşeceğini anlayan yerli halkın Ayasofya’ya sığındığını, çünkü Çemberlitaş’ı atlatırlarsa felaketten kurtulacaklarını sandıklarını söylüyor. Öztürk, söz konusu inancın Dukas’ın Bizans Tarihi, K. Süssheim—Arif Müfid Mansel’in Ayasofya’sı ile Ahmed Muhtar Paşa’nın Feth—i Celîl—i Kostantıniyye’si gibi kaynaklarda geçtiğini belirtiyor.
|