Yâd'a Düşen Od'a Düşer
Çıkarırken akşam kalbinin kuytularından
Siren sesleriyle boğulmuş gizli elmasını
Neye nerden bindirilmiş bilinmez
Maviden mora yeşilden siyaha giden
Bu bitmez yolculuğun yolcusu
İçinde kuşlar açan bir bahar
Dışına sarı cinayetler biriktiren güze
Nasıl döner kim döndürür bilinmez
Elbet toparlanır vadilerde periler
Mutlak korunur gözleri ışıltılardan
Yalnız ay sonrasına sanrılar ekmeye
Karar verir ecinniler ilkakşamlarda
Yüzüne tüllenen bir iklimi çeken yeğnilik
Ağırlaşır üstüne beyaz çökerken
Derisi göle çalınmış yoğurtlardan ak
Kokusu bir kente tazelik veren
Pürendam pürtelaş pürneşe bir zâr
Yekinir üstüne aybasmalarının
Kızıl bir yağmura terkedilirmi
İçi tıka basa mısra dolu bu heybe
Akıla gelir acaba ruha gelirmi
Yakından uzağa göçen iskelet
Lekesiz bir vuslata tanım bu hece
Eklemsiz bir gize konuk bu gece
Yâd'a düşen od'a düşer
Gün kararır o da düşer
10 Şubat 2007
Şükrü Özmen
|