Sen bu mektubu aslında sana yazdığımı hiç bilmeden okuyacaksın ve yine dağınık bir masadan yazacağım. Ben senin bunu okurken parmağınla yanağına dokunduğunu, gözlerini hafifçe kıstığını, parmaklarını saçların arasında gezdirdiğini göremeyeceğim.
yanlızım...
kendimi yanlız hissediyorum ki bu yanlızlıktan da kötü. benim yanlızlığımı ve kendimi yanlız hissetmemin yanlızlıktanda kötü olduğunu anlayacak benden başka kimse yok, ve sende yoksun...
Aralarında dolaştığım kalabalıklar içinde benim yanlızlığımı gören ve kendimi yanlız hissetmemin yanlızlıktanda kötü olduğunu bilen bir tek ben varım, bir tek ben...
Kırılgan bir köprüden sana doğru yürüyorum. sana ulaşamazsam, sesim ve kelimelerim sana değmezse ve sen bana bir daha bakmazsan, işte o zaman
sonsuz, sensiz ve sessiz bir yapayanlızlığa düşeceğim.
Beni tut. Beni herşeye rağmen tut. Adı gidiştir çünkü bu mektubun.