Tek Mesajı Görüntüle
Old 10-03-2007, 08:51 PM   #41
mystical_waynak
ÇaKaL Üye
 
mystical_waynak Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Sep 2007
Konum: istanbul
Yaş: 43
Mesajlar: 1,020
Teşekkür Etme: 14
Thanked 35 Times in 30 Posts
Üye No: 44374
İtibar Gücü: 1532
Rep Puanı : 1562
Rep Derecesi : mystical_waynak has much to be proud ofmystical_waynak has much to be proud ofmystical_waynak has much to be proud ofmystical_waynak has much to be proud ofmystical_waynak has much to be proud ofmystical_waynak has much to be proud ofmystical_waynak has much to be proud ofmystical_waynak has much to be proud ofmystical_waynak has much to be proud ofmystical_waynak has much to be proud ofmystical_waynak has much to be proud of
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Gerçekte duymadığım sesler bitti


Öğleye doğru bir gök gürültüsü yalnız


Karıştırdı ortalığı bir süre


Gök akıttı bir parça yağmurunu


Ve deniz kuşları umutsuz


Arıyorken kokularını gölgelerinde


Sıyırdı bir iki bulutu güneş de


Yığılıp kaldı yorgun


Denizin gözbebekleri üstünde.


Bir uyum muydu durgunluk, fırtınayı


Gök gürültüsünü de barındıran içinde


Duyuyorum o tanıdık sesi yeniden


Tiz bir çıngırağı andıran


Benzeyen zil sesine de


Daha önce unutmuşum gibi denizde


Yankılanıp durdu ara vermeden.







Hangi dili öğreniyordum? Mutluluk


İki tek ağustosu çarpıştıran


Sızdıran kanını bu yaz gününe


Yaşayan bir mutluluk? Ve işte


kaç yerinden kesilmiş ki ellerim


Bekletip durdu da acısını bunca yıl


Şimdi bir gülümseme gibi sindi yüzüme.





Görmüşüm daha önce de bir Lidya kralının

boynunda


Bilmekti yazgısını ölümünü, gene de


Yıllarca beklemişti kendini


Yeşimden sapı olan bir kılıçla


Bense ne içimi yakan rüzgarı


Ne denizdeki yangını, ne gök gürültüsünü


Duymuş gibi olduğum sesleri de değil


Yaşamın gövdesini arıyordum yalnızca


Bir çürük dişle alnımdaki


İki üç kırışığı yedeğine takmış da.




Özledim ilkelliğimi dalgalarında


Buldum savaşı bitmez derinliklerini


karıştırdıkça bir kargının ucuyla


Gördüm, bekliyordu kendini de o da


Germiş de al kıskacını Lidya kıralı gibi


O turuncu ruh, değişken


İzledim onda ilk oluşumu sanki


Hafifçe kesilmiş gibi oldu dudağım bir yerinden.




İşledim payıma düşen her görüntüyü


Kamaştı gözlerim kıyıya varınca


Rüzgarın itişiyle kumlarda


Durmadan yer değiştiren


Sayısız siren iskeleti


Çın çın ötüyordu sessizlik kaburgalarında


Dedim, besbelli başıboş bırakmışlar da korkuyu


Tarihin onlara bağışladığı


Bu garip rastlantıdan


Doğma bir rahatlıkla parıldıyorlar şimdi


Kemikleri som altından.




Sığındım çatısına bu yok olmuş şehrin.


Şehir ki herkesin bir şehir düşündüğü gibiydi


Tanrım! tunç bir kapı kilidi


Bronz bir sokak


Kumlar içindeydi. Ve bu çakıl taşı


Kim bilir kimin külrengi kalbi


Tanrım!


Neden herkes başka tarafa bakıyor


Neden herkes başka biriydi.




Yıkıntılardan geçtim, eski mezarlardan



Şimdi artık bir anımsamada yeri olmayan


Arı kümeleri taşların arasında


Ve yukarıda kuşlar yanmış kağıt parçaları gibi


Uçuşuyordu da


Ağır ağır yanıyordu da şehir


Yanmayan kadınlar gördüm


Nasıl görünürse dünya gözyaşının altından


Tam öyle, dönüp duruyorlardı bu cehennem

oyununda


Ve büyümeyen adamlar gördüm, hiç şaşırmadım.


Konuşuyorlardı sırayla, ilgisiz


Ağaçlara asılmışlardı bir yandan da


Bir kapı kirişine asılmışlardı ve ufka


Ölüm müydü konuştukları? Ölümdü anlaşılan


Silince bir aynayı çıkıveren karşılarına


Bir ölümdü ki, işte bir muska asılı dururdu

duvarda


Bir büyü gösterilirdi


Bir kuyu sezdirilirdi


Hiç yoktan bir zincir boşalırdı avluda.




Akşam geri verince bana gözlerimi


Şehir de kayboldu, denizin durgunluğu da


Bir anka kuşu yeniden karıyorken küllerini


Bir kaya oyuğu kendini alıştırıyorken boşluğa


Dedim, deniz de bendim, düşleyen de denizi


Ve sabah olur olmaz üstünde derinliğimin


Bir gülümseme gibi bulacağım kendimi.
__________________
Tıkla bak ne oluyo









HER DJ AYNI OLAMAZ !!

---TIKLA VE GEL---
mystical_waynak çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla