BABIÁLİ DARBESİ
1910’da İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin merkez komitesine seçildi. Kırkkilise (Kırklareli) mebusu olarak Meclis’e girdi. Adı bakan olacaklar içinde geçiyordu.
Ama Ömer Naci koltuklarda oturarak, Meclis’e giderek politika yapmayı sevmiyordu.
O bir serdengeçtiydi. Eski Türk akıncılarının ruhunu taşıyordu sanki. Kendini vatanına adamıştı.
1911’de İtalyanlar Trablusgarp’a saldırınca, günlerce aç susuz çölleri aşıp cepheye koştu. Yol parasını bir arkadaşından ödünç almıştı.
Enver’den Mustafa Kemal’e; Ömer Naci’den Yakup Cemil’e kadar hepsi, Osmanlı İmparatorluğu’nu bir arada tutabilmek için var güçleriyle cepheden cepheye koşuyorlardı. Bir mucizeyi gerçekleştirmek istiyorlardı.
Bu arada muhalif Hürriyet ve İtilaf Fırkası, askeri gücü cephede olan İttihatçıları iktidardan uzaklaştırdılar.
Balkan hezimeti, devletin üzerine bir kara bulut gibi çökmüştü. Devlet yönetimine kargaşa hákimdi.
Ömer Naci’nin de aralarında bulunduğu bir avuç idealist, bu kötü gidişe dur demek için ihtilal yapmaya karar verdi.
1913’te Babıáli’yi basıp iktidarı devirdiler.
Bu darbede halkın desteğini almalarında Ömer Naci’nin heyecanlı nutuklarının büyük payı vardı kuşkusuz.
Feylesof Rıza Tevfik ve (adı spor salonlarına verilen) Selim Sırrı ile birlikte, at üzerinde mahalle mahalle dolaşarak nutuk atmışlardı.
Bir ihtilal devriyesiydi onlar!
|