İnsanlar gibi görünen ve hatta insanlar gibi öğrenebilen robotlar üretmek yapay zeka konusunun çıkış noktasıdır. Yapay zeka, insanın düşünme yapısını anlamak ve bunun benzerini ortaya çıkaracak bilgisayar işlemlerini geliştirme sürecidir. Başka bir deyişle, programlanmış bir bilgisayarın düşünme girişimidir. Bu konudaki ilk çalışma McCulloch ve Pitts tarafından yapılmıştır. Bu model, yapay sinir hücrelerini kullanan hesaplama modeli, önermeler mantığı, fizyoloji ve Turing'in hesaplama kuramına dayanıyordu. 1950'li yıllarda Shannon ve Turing bilgisayarlar için satranç programları yazıyorlardı. İlk yapay sinir ağı temeli olan bilgisayar SNARC, 1951 yılında MIT'den Minsky ve Edmonds tarafından geliştirilince yapay zeka kavramındaki atılımlar hızlandı. Sonrasında Newell ve Simon "insan gibi düşünme" yaklaşımına göre üretilmiş ilk program olan "General Problem Solver"i oluşturdular. Bu dönemin en ünlü programlarından Weizenbaum tarafından geliştirilen Eliza programı ise, bir makinanın karşısındaki kişi ile sohbet edebilmesine imkan sağlıyordu.
Yapay zeka araştırmacılarının baştan beri ulaşmak istedikleri, insan gibi davranabilen sistemler üretmekti. Turing makinalar için zeki davranışı, bir sorgulayıcıyı kandıracak düzeyde bütün bilişsel görevlerde bir insan gibi başarı göstermek olarak tanımlamıştı. Başka bir deyişle Turing testi olarak da bilinen bir testte eğer sorgulayıcı, karşısındaki deneğin insan mı yoksa bilgisayar mı olduğunu anlayamazsa denek testi geçmiş sayılıyordu.
Yapay zeka gerçekten de bilgisayar bilimleri içinde en belirsiz olanlardan birisidir. Yapay zekanın belirlenmiş ve üzerinde herkesçe fikir birliğine varılmış tek bir tanımı yoktur. Ne olduğu, ne olmadığı ve hatta olup olmadığı bile tartışma konusudur. Mevcut tartışma platformları konuyu 4 farklı açıdan incelemektedirler; matematiksel, fiziksel, psikolojik ve felsefi.
|