Matematiksel yaklaşım kaos kuramının yapay zeka konusundaki yerini tartışır. Fiziksel yaklaşım zihnin vücut fonksiyonları üzerindeki etkilerini tartışırken psikolojik yaklaşım bellek ve öğrenme mekanizmalarını inceler. Bilgisayarlar da insanlar gibi öğrenme ve belleklerinde bilgi tutabilme yeteneğine sahiptirler. Bu noktada ise yapay zekanın felsefi boyuttaki tartışmaları hız kazanır. Yapay zeka felsefesi en geniş anlamıyla yapay zekanın gerçekten mümkün olup olmadığını soruşturur. "Bilgisayarlar düşünebilir mi?" sorusu yapay zeka felsefesinin en temel sorunudur ve bugüne kadar da hala yanıtlanmamıştır. Yapay zeka felsefesini ilk ortaya çıkaran kişi İngiliz mantık ve matematikcisi Alan Turing' dir. 1950 yılında Turing "Mind" adlı felsefe dergisinde "Makinalar düşünebilir mi?" başlıklı makalesi ile zamanında epey yankı uyandıran felsefi bir tartışma yaratmıştır.
İnsan beyni sadece etten yapılmış bir bilgisayar mıdır? Eğer biz bir insanın tüm özelliklerini sadece bedensel işlevlere indirgeyebileceğimizi savunuyorsak, bu yaklaşım insan beyninin sadece etten yapılmış bir bilgisayar olduğunu kabul eder. Bu görüş aynı zamanda yapay zekanın henüz yeterince gelişmemiş bir insan prototipi olduğunu ileri sürer. Eğer insan sadece fiziksel süreçlere tabi olan bir bilgi işlem merkezi ise artık bu noktada özgür iradeden bahsedemeyiz. Belki de insan bilincinin en temel yetkinliklerinden birisi olan doğru ve yanlışı algılayıp karar verme sürecini ortadan kaldırırsak insan-robot mitosunun mümkünlüğünden bahsedebiliriz ki burada etik sorunlar ortaya çıkar. Robotların günlük hayatımıza girmesi ile gelecekte bizi son derece kusursuz, mekanik ama aynı zamanda ahlaki açıdan yozlaşmaya mahkum bir toplumun bekleyebileceği gerçeğini göz ardı etmemeliyiz.
Bu tartışmalar işin toplumsal boyutu ile ilgili. Gelişen teknolojinin ve otomasyonun bireylerin hayatlarını ne yönde etkileyeceği yapay zeka konusunun bir başka boyutu. Robotlar iş yaşamında insanların yerini almaya başladıklarında organizasyonlar açısından olumlu bir takım gelişmeler beklenmekte.
|