Alıntı:
İlk Gönderen ebukassam
akp götürür.adamların belediyeleride alması bunu gösteriyo.turk halkı istikrar istedigine göre ve her secimde degişen iktidarların ulkeyi nasıl ....(bipliyorum)sahitler.tayyip erdogan iyi çalısıyor.tabi ecevit gibi adamın ustune gelip ortalıgı toparlamak zor.millet ecevit e yazar kasa atıyodu!!  halk bence bunları göz önunde bulundurur.+medya akp ye cok yalakalanıyo..kesin akp..
|
AKp Mükemmel çalışıyor öyle mi? ATO'nun raporuna bir göz atalım...
Ankara Ticaret Odası (ATO) hazırladığı rapora AKP hükümetinin 3 yıllık dönemini değerlendirdi.Değerlendirme sonuçları AKP hükümetinin yaptığı tek şeyin borcu borçla ödeyerek daha fazla emperyalizmin arabasına bağlamasının yolunu düzlediğidir Rapora göre, hükümetin göreve geldiği günden bu yana iç ve dış borç stoku 116.9 milyar dolarlık arttı.
2002 yılında 3 bin 214 dolar olan kişi başına düşen borç miktarı ise 4 bin 666 dolara çıktı. 2002 yılında 130.2 milyar dolar olan dış borç, 2005 yılı Haziran ayı itibariyle 161.8 milyar dolara yükseldi. 2002 yılı sonunda 91.7 milyar dolar olan iç borç stoku ise 2005 yılı Ağustos sonu itibariyle 177 milyar dolar oldu.
TO tarafından hazırlanan 59. Hükümetin 3 Yıllık Karnesi adlı rapora göre, 2002 yılında 130.2 milyar dolar olan dış borç, 2005 yılı Haziran ayı itibariyle 161.8 milyar dolara yükseldi. 2002 yılı sonunda 91.7 milyar dolar olan iç borç stoku ise 2005 yılı Ağustos sonu itibariyle 177 milyar dolar oldu. Buna göre, hükümetin göreve geldiği günden bu yana iç ve dış borç stoku 116.9 milyar dolarlık artış gösterdi. 2002 yılında 3 bin 214 dolar olan kişi başına düşen borç miktarı ise 4 bin 666 dolara çıktı.
2001 yılında 10 milyar dolar olan dış ticaret açığı, 2002'de yüzde 54, 2003'te yüzde 43, 2004'te ise yüzde 56 artarak 34.4 milyar dolara yükseldi. Rapora göre dış ticaret açığındaki bu artış ''Cumhuriyet tarihinin rekoru''nu kırmış oldu. Rapora göre, Türkiye'nin 2004 yılında ihracatta yakaladığı yüzde 34'lük artış, dış ticaret açığını kapatmaya yetmediği gibi, yüzde 41'lik ithalat artışı, dış ticaret makasını daha da açtı. Rapora göre, 2005 yılının ilk dokuz ayında da durum değişmedi. 2004 yılının Ocak-Eylül döneminde 25.4 milyar dolar olan dış ticaret açığı, bu yılın aynı döneminde yüzde 26.4 artarak 32.1 milyar dolara yükseldi. Böylece hükümetin 2005 yılı bütçesinde öngördüğü 20 milyar dolarlık dış ticaret açığı, yıl bitmeden aşılmış oldu.
Cari açık, hükümetin 3 yıllık karnesindeki ''en kırık not''u oluşturuyor. 2002 yılında 1.5 milyar dolar olan cari açık, 2003 yılında 8 milyar dolara, 2004 yılında ise 15.5 milyar dolara, 2005 Ağustos sonu itibariyle de 15.7 milyar dolara çıktı.
Ekonominin en kırılgan noktasını oluşturan cari açık, 59.hükümet döneminde 10.4 kat artmış oldu. Cari açığın yıl sonunda 23 milyar dolara yaklaşması bekleniyor. Raporda, Türkiye'ye giren sıcak para miktarının Eylül ayı sonu itibariyle 48 milyar dolara ulaştığı, 2001 yılında 7 milyar doları portföy satışlarından olmak üzere toplam 10 milyarlık sıcak paranın ani çıkışı krize yol açtığı bildirildi. Raporda, sıcak para ile gerçekleşen büyümenin kalıcı olmadığına dikkat çekildi.
Rapora göre, son 3 yılda vergi mükellefi sayılarında ciddi bir azalma oldu. Türkiye tarihinin en ağır krizinin yaşandığı 2001 yılında 1 milyon 768 bin 653 olan gelir vergisi mükellefi sayısı, 2005 yılı Eylül sonu itibariyle 1 milyon 699 bin 862'ye geriledi. KDV mükellefi sayısı da azalma gösterdi. 2001 yılında 2 milyon 870 bin 826 olan KDV mükellefi sayısı yüzde 24.4 gerileyerek 2005 Eylül sonunda 2 milyon 168 bin 925'e düştü.
2001 yılında 808 bin 787 olan basit usule tabii mükellef sayısı ise, 2005 Eylül sonunda 797 bin 466 oldu. Vergi mükellefi sayısındaki azalmaya karşın vergi gelirlerinin yükseldiği belirtildi. Ayrıca, raporda, vatandaştan toplanan vergilerin, yatırıma yönlendirilmediği, borç ve faiz ödemelerinde kullanıldığı vurgulandı.
Protestolu senetler ve karşılıksız çeklerde de artışların ortaya konduğu raporda, 2002 yılında 498 bin 748 adet olan protestolu senetlerin, 2004 yılı sonu itibariyle 589 bin 892 adete çıktığı kaydedildi. Protestolu senet tutarlarının izlediği seyir ise şöyle: 2002 yılında 816.1 trilyon olan protestolu senet tutarı 2003 yılında 907.9 trilyona, 2004 yılında 1 katrilyon 652 trilyona tırmandı. 2005 yılının ilk dokuz ayında ise 1 katrilyon 905 trilyona ulaşarak 2004 yılının toplamını aştı.
Karşılıksız çeklerin durumunun da senetlerden farksız olduğunun belirtildiği raporda, 2002 yılında 748 bin 493 olan karşılıksız çek sayısının, 2003 yılında 849 bin 642, 2004 yılı sonunda 964 bin 611 adete yükseldiği ifade edildi. Karşılıksız çek adedi 2004 yılında 2002 yılına oranla yüzde 28 artış gösterdi. 2005 yılının ilk dokuz ayında 813 bin 368 olarak gerçekleşen karşılıksız çek sayısı, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 18 artış gösterdi.
Rapora göre, banka tüketici kredileri de 59. hükümet döneminde artış gösterdi. 2005 yılı Ocak-Eylül döneminde 24.1 katrilyonluk toplam tüketici kredisi kullanılırken, bunun 8.9 katrilyonu konut kredisi, 5.5 katrilyonu da tüketici kredi olarak kullanıldı.
2002 yılında kullanılan kredi kartı sayısı 15.7 milyondan 2005 yılı Ağustos ayı itibariyle 28.9 milyon adete yükselirken, toplam kredi kartı borcu ise yılın ilk 9 ayında 16.6 katrilyona ulaştı. Ödenmeyen borçlar ise Eylül ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 157 artarak 1.2 katrilyon lira oldu.2001 yılı krizinde borcunu ödeyemeyenlerin sayısı 111 bin kişi iken bu rakam 204 bin kişiyi aştı.
Rapora göre, 59. hükümet döneminde sorunlu kredi kartı sayısı da artış gösterdi. 2002 yılında 183 bin 903 olan sorunlu kredi kartı sayısı, 2003 yılında 246 bin 405'e, 2004 yılında da 368 bin 230'a yükseldi. Bu rakam 2005 yılının ilk sekiz ayında 571.311 sayısına ulaştı. 2002 yılından bu yana sorunlu kredi kartındaki artış yüzde 210 arttı.
Tüm bu verilerde de görülebileceği gibi AKP borcu borçla ödeme tutumuyla borç dağını büyütmüş ve gelir kaynaklarını emperyalist ve terli tekellerin borç fazilerini ödemeye ayırmış ve üç yılda borçlanma ikiye katlanmıştır.İşçiler ve emekçilerden alınanları yerli ve yabancı tekellerin kasasına aktaran AKP hükümeti ,ekonominin düzlediği ve işlerin tıkırında gittiği vb. açıklamalarının hiç de gerçekci olmadığını ve yoksulluk ve sefaletin borç faiz ödemeleriyle derinleştiğini ve AKP’nin İMF nin kucağında ekonomik politikalarının iflas ettiğini ortaya koyuyor.
Şİmdi söyle sence AKP mükemmel mi?