'Olmadı Ali Bardakoğlu!'
Danıştay'ın zorunlu din dersleriyli ilgiyi kararını 'Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan görüş alındığını sanmıyorum.' sözleriyle eleştiren, kendisini yeni Şeyhülislam sanan Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu'na Cüneyt Ülsever köşesinden yanıt verdi.
09 / 03 / 2008 14:20
İşte Cüneyt Ülsever'in bugün Hürriyet'teki köşesinde yer alan yazısı:
"Danıştay, ilköğretimde okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin zorunlu kılınmasını hukuka uygun bulmadı. Şimdi ya ders kaldırılacak, ya da müfredat (zaten yapıldığı, söylendiği gibi) yeniden tanzim edilecek.
Dairenin gerekçesinde, "Devletin, eğitim ve öğretimle ilgili olarak üzerine düşen görevleri yerine getirirken, müfredatta yer alan bilgilerin
nesnel ve
çoğulcu bir şekilde aktarılmasına dikkat etmesi ve ebeveynlerin
dini ve
felsefi kanaatlerine saygı göstermesi gerekmektedir" görüşüne yer verildi.
Hafta içinde Milliyet Gazetesi�ne verdiği röportajda eski
Talim Terbiye Kurulu (TTK) Başkanı
Prof. Dr. İrfan Erdoğan, TTK�ya hakim
zihin yapısını bir örnekle anlatıyordu:"Mesela
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersiyle ilgili programın kurulda görüşülmesi sırasında
Kuran kursunu andıran şöyle bir teklifle karşılaştım: Gruplara ayrılmış bir şekilde düzenlenen sınıfta zorunlu olarak
Kuran-ı Kerim�in bulunması, adalet, hoşgörü gibi kavramların
kutsal kitap üzerinden münazara edilmesi..."
* * *
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi sadece bir dinin (İslam) değil, tüm dinlerin/inançların tarihi gelişmelerini, felsefi ve sosyal boyutlarını, kültürel önemlerini öğreten bir derstir.
Türkiye�de de esas sorun bu dersin
müfredatı değil, dersi verecek
formasyona sahip yeterli sayıda
din dersi öğretmeninin bulunmamasıdır. Türkiye�de din bilgisi denince akla sadece İslam dinindeki ibadet uygulamaları (amel) gelir. Zira, Türkiye�de yetiştirilen din dersi öğretmenleri
felsefe, sosyoloji, kültür, bilim metodolojisi bilmezler. Onlara dinin ruhu değil, ibadetin şekli öğretilir. Onlar da, esasında dinin ruhunu anlama konusunda cahil insanlar olarak, her dinden öğrenciye ancak bildikleri ibadet uygulamalarını öğretirler.
Türkiye�de
dinin felsefeden koparılmasının baş sorumlusu da
Diyanet İşleri Başkanlığı�dır.Türkiye�deki din adamı ve din öğretmenlerinin
kalitesinden, öncelikle bu kurum sorumludur.
* * *
Ama, maalesef
Danıştay�ın aldığı kararın baş sorumlusu
Diyanet İşleri Başkanı topu taca atıyor. Diyanet İşleri Başkanı
Ali Bardakoğlu, Din Kültürü dersiyle ilgili son kararın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi�nin (AİHM) aldığı kararın adeta Türkiye�ye uyarlaması gibi durduğunu savunuyor. Bardakoğlu, "AİHM�nin yanlışlığı odur ve yargının neyin din olduğu, neyin din olmadığı hakkında karar vermesinin hangi verilere dayandığı, hangi üniversite görüşüne, hangi rapora dayandığı konusunda ciddi kuşkularım var. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı�ndan, 23 ilahiyat fakültesinden görüş alındığını zannetmiyorum" diyor.
Özetle başkan,
"AİHM ulemaya, yani bana sormalıydı" diyor!
Ancak, belli ki AİHM�nin nasıl çalıştığı konusunda oldukça
bilgisiz.
Zira, Bilgi Üniversitesi öğretim üyelerinden
Prof. Dr. Niyazi Öktem diyor ki, "AİHM�nin Diyanet�ten görüş alma zorunluluğu yok. AİHM, AB�nin
inanç özgürlüğünün boyutları hakkında hazırladığı çalışmaları referans alır. AB üyesi ve AB�ye girmek için aday olan ülkelerden uzmanların olduğu benim de içinde yer aldığım bir komite,
1998 yılında üç ciltlik bir çalışma hazırlamıştır. Yani AİHM,
inanç özgürlüğü konusunda
bilgisiz değil. Başbakan�ın tabiriyle ulemaya sorulmuştur. Din dersleri öyle mecburi olmaz." (Sabah-07.03.08)
* * *
Birileri
Ali Bardakoğlu�na hukuk nedir, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi�ndeki Türkiye�nin imzası ne anlama gelir, AİHM nasıl çalışır, kararlarına uymamanın müeyyidesi nedir, bunları
öğretsin.
Ali Bardakoğlu da neden çağdaş kafaya sahip din adamları ve öğretmenleri yetiştiremediğini dert edinsin! "
Hürriyet