Nesir Bir Arayış
Dindirmez içindeki sızıyı hiçbir günah. Ter kokar, sperm kokar her yanın. Şeytan ses vermez ama eşlik eder gecede. Tanrı eşlik eder. Üzülür beklide bu haline. Sen üzülürsün ama bu bile yetmez kimi zaman dinmesine acılarının. Günahkârsındır işte. Sebep olanlar görmez bu halini. Yalnızsındır ve günahkâr. Neden diye sorarsın kendine, neden bunca günaha boğar ki insan kendini durup dururken. Neye yarar içindeki acıyı arttırmaktan başka. Değer mi Tanrının üzülmesine hiç bir şey.
Hayır…
Ne yapmalıyım? Nasıl atmalıyım içimdeki bu acıyı? Şüphe içinde her şey, ben, belki Tanrı bile.
Tanrı üzülüyor mudur gerçekten bu olanlara, halime? Yoksa gerçekten her ruh kaderiyle mi doğuyor? Bunca günahkâr neden var ki? Ama vardır muhakkak her şeyin bir nedeni. Madem üzülecekse Tanrı, neden bunca günaha seyirci kalıyor ki?
Bana cevap vermeyecek biliyorum zamanı gelmeden. Kurgulanmış bir mahkeme önüne çıkmadıkça vermeyecek hiçbir şeyin cevabını. Belki de veriyordur ama ben duymuyorumdur kim bilir. Ondan zayıflıyor içimdeki her şey. İnanç eski bir komşunun çok samimi olduğum bir çocuğu gibi. Arkadaş, sırdaş, geçmişten bir hatıra. Kendisi yok ama hatırası var hep içinde. Kendi şimdi nerde bilmiyorum. Tek bildiğim, bu odada yalnız olmadığım. Ben, tanrı ve şeytan. Üç eski dost yine aynı yerde. Biliyorum ayrılmayacağız vakti gelmedikçe. Son üçümüzle, sonsuzluk üçümüzle. Üçümüzün toplamıydı adım, bedenim, cismim, günahlarım sevaplarım. Yalnız değilim bu odada biliyorum. Meleklerim var her şeyimi ispiyonlayan, şeytanlarım var isimlerini hiç bilmediğim binlerce şeytanım. Yüzünü bile görmediğim. Benim türlü oyunları içine yuvarlayan şeytanlarım var. Yalnız değilim bu odada biliyorum. Eski bir sevgilinin geçmişten gelen hatıraları var. Çürümüş bedeni, bana kin kusan bir de resmi… Kimi zaman elimde, kimi zaman dudaklarımın önünde.
Şeytanlar gülüyor mudur eserlerine?
Yalnız değilim bu odada biliyorum. Belki duyamıyorum sesleri, yüzleri göremiyorum… Ama var bir bildiğim. Şah damarım o kadar da uzak değil onu da biliyorum. Ondan tek ona sesleniyorum, duyuyorsun biliyorum.
Hadiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii…
Tanrım ses ver ne olur…
Bak duy ve dinle… İlk kez ağlıyor bir kulun…
Ethem Solmazgül
|