Konu: Ahmet Yozgat
Tek Mesajı Görüntüle
Old 07-24-2008, 11:09 AM   #497
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

İmgenin ve Aşkın En Varaklı Sonuncusu
Apostol'la Elli Altıncı Sayfaya İlave

1/:
Metalik,
Ve paslı bir yoldayım şahım,
Yitik yaşanmışlığımı aranmadayım,
Döne döne çevrimsel ekvatorları,
Sahtiyan palaskalar misali bir delik daha geriden,
Ve batık bir ulusun dilinden dualar ederek,
“Hum zurti kunna maranni yerek! ...”
Yaşayan toplulukların lisanıyla şiirler yazıp,
“Karacoğlan der ki ben bir yetimim.”
Buzlu zamanların ardından bakıp,
Lacivert sisli siluetler seyrederek merak ile,
Sevda tiranlıklarının camlarını vurdu ağzımdan kalkan kuşlar,
Sırça elleri üşüdü hayalimdeki hamarat işçilerin,
Ve mutlaka doğurmalıyım, dedim...
İmgenin en varaklı sonuncusunu...
Zor iş be şahım,
İsfahan’da oturup Basra’da güzel sevmek,
Ah şu mektuplarda olmasa karanlık çilehanelerde yazılan,
Aşk, at ve güzel avrad otu üstüne,
Nasıl tütsülenir zamanın mantılı hesapdarı,
Ve nasıl buhurdanlanır esrisin diye aşkımız?
***
Kadehimize doldurduğumuz her daim bir parça Mesnevi,
Ve bir arşın Mecnun yolculuğu olmalı çölde,
Ya da şaşkın bir anımızda dona kalan anılarımız,
Yer tutar iki uzak iklimde...
2/:
Ve ey aşk ve şiir ve Mesnev sever sema ehli...
İşte böyle bir hikayettir ki benimkisi de hayalin Konya’sında,
Gah Tebriz’e uzanır, bazı da diyar-ı Ruma:
Tarih, bir uzaylı yöneticinin metali üniforması gibi bürünmüş bir meyhanedeydim. Şimdilik içiyordum anasını satayım. Meyhanenin en izbe ve en gizemli köşesinde kuluçkaya yatmış olan devletlu şahın gözleri iyice açılıyordu 'kara göründü! 'yü görünce ve mavi göz bebekleri fıldırdıyordu.
3/:
Ve ey şiir ve gazel sever adnoğulları...
Böyle bir hikayetti benimkisi herhangi bir tarihte:
Durum vahimdi. Şiirse ketum... Apostol kalyonları büküp büküp Kolombus gidisine İspanyol armadası yapıyordu. Onlar da içkiye verip tekmil namus anlayışlarını içiyorlardı anasını satıyım. Yuvarlak bilyeler gibi ışılıyordu Merih ile mars yan yana. Atlantik’in ortasından bakınca.
'Lan barba ikiletme de doldur,” diyordum ardınca,
Şıradan olsun itin ölümü,
Altın atın ölümü varak renkli şeytan suyundan...'
4/:
Dedim ya böyle bir hikayet benimkisi de hepi topu:
Deniz şimdikinden kat be kat tuzlu. Buuzlu bir ağız şom dumanlar üflemede. Yaşlı bir Babilli kendi geçmişini izlemedeydi. Ve maji kasasına dayanarak Sayda'nın surlarının önüne gelip duruyordu. Merih ile mars sinirden kuduruyordu. Ben arkada oluyordum genelde. Alacalı sisler ve mavili puslar boyutunda. Tarihi bürünmüş bir meyhaneydi burası sonuçta. Yani en arkaydı yerimiz. Bir de içiyordum bütün ve bereketi kısır olan birikimimi. Gözlerimiz şiirden bozarıyordu.


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla