Konu: Ahmet Yozgat
Tek Mesajı Görüntüle
Old 07-24-2008, 11:10 AM   #7
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57916
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Anımsarım Ama İfşa Edemem
Apostol'la Yüz Yetmiş İkinci Sayfaya Derkenar

1/:
Şahbazım şahım,
Sanadır yazılan Hikem şerhindeki derkenar metin...
Duydum ki gezgin şiir ırlayıcılarından,
Son aşkının hatırasında çetin bir uğraşa düşmüşsün,
Duydum ve vuruldum vedamızdaki son cümlecikten.
***
Bu benim suskunluğum,
Minnacık bir serçenin tasavvufa dalışındandır,
Ya senin ezeli tekellümsüzlüğüne ne demeli?
Huruflar arasında saklı ve tuzlu tatlar gibiyim,
Bu sihirli suskunluğu dudağıma kim yapıştırdı?
Bilirim ama diyemem...
Ve kim mıhladı ayaklarıma bu yıldız nallarını?
Anımsarım ama ifşa edemem...
Ama sen çakma beynime mirzam, göbek adını Kays diye,
Çünkü Mecnun diye bağıra bağıra yazılır bunca şiir,
Kavak kabuklarına derin acılarla kazılır mersiyeler...
Çalarım ne kadar varsa yüreğimdeki ilham kapılarını,
Kesin kararlıyım, çözerim çadırların sırmalarını,
Çünkü yolculuğum var bu şafak vakti,
Aramalıyım görkemli piramitlerin ustalarını.
***
Bu girizgah da kabulse mirzadem,
Geçelim mi tarihi Yozgati’ye sıratlardan geçerek?
2/:
Ve ey aşk ve şiir sever ins, cin ve nebat ehli...
İşte şöyle bir hikayettir ki sizin için derlediğimiz,
Kaf dağından yuvarlanan anka hayali:
Yıl, yılsızdı artık. Çünkü güneş de sönmüştü. Yıldızlar aslına dönmüştü. Sayfalar dürülmüştü. Doğru, kırk gün kırk geceydi düğün. Öyleyse, ölüm de kırk gün kırk gece... Zıbarmışlar hanesi çepeçevre yıldızdan minder ve seyyarelerden yastıklarla donatılıyordu elbirliğiyle. Bense şimdilik 'Doldur sultanım! ' deyip içiyordum anasını satıyım.
3/:
Köşedeydi. Neydi o diyeceksiniz. Az sabır hele. Her şey sırası geldiğinde. Petrol varilinden bozma kocaman bir Karlberg bira fıçısı duruyordu orada. Onun yanında çalı çırpı ve tezek... Ve Vandal ve Vizigot süprüntüsü yığılıydı. Savaşçıların zülüfleri kandı. Zira yamandı halleri. Elleri ruh bulaşığı... Ve kervan fedaileri... Onların popülasyona durmadan yaralı eklemeleri zor durumda bırakıyordu Apostol’u. Bittabi fakiri. Yangın vardı arzın binlerce hanesinde. Onların berisinde feryat ü figan... Ve duman çıkmasını önlemek için tuzlu bulamaçlara bandırılan paçavralarla sarılıyordu zavallı insan.
***
Yanıma bir çentik atıp sufi simyanın keskin ucuyla,
Sekirat piri barbaya dönüyordum.
'Lan barba ikiletme de doldur,” diyordum.
Keskin şıradan olsun Karlberg itinin ölümü
Vizigot atının ölümü şeytan suyundan...'


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla