Konu: Ahmet Yozgat
Tek Mesajı Görüntüle
Old 07-24-2008, 11:11 AM   #4
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Aşk Okyanus Gibi Kabartır Yelesini
Apostol'la Altmış Birinci Sayfaya Dibace

1/:
Işığın sesidir bu zemheri çığlığı mirzam,
Ve aşkın nefesidir kulağımızdaki yalancı çığlık,
Arzın rahminde ise sen ben ve yaşanacaklar virgül halinde,
Mevsimlerin altında buzlu kayalar değil kızgın kum vardır.
Bu şuna delalettir ki şahım,
Her şeyin derununda kuantum vardır.
***
Ey ins ve cin ve her iki cinsin şahı,
Sen de konuksun say ki her gece darı dünyaya...
Sana bağlanan sadakat salınırsa sulara,
En azgın sevdaların kökünde boğulur soysuz ihanet,
Çünkü aşkın hücreleri bir okyanus gibi kabartır yelesini,
Ve yıldızların oralarda bir yerlerde,
Yer ile yeksan olmuş eski bir aşk bulunur,
Kim bilir hangi günde ve hangi zamanda...
2/:
Böyle bir hikayet benimkisi hepi topu:
'Takip edin beni! ' diye anırıyorlardı karuni bir sesle. Hemen hemen bütün eşekler arkada oyalanan sıpalarına. Sonra çayırlar görünüyordu. Yeşil, sarı ve turuncu gözleriyle. Bizim Apostol da anasının damı yani. Çayır mayır iplediği yok uyanığın. Genç Beluci kadın önde, ben kendim arkada çayırın girişine doğru yürüyorduk. Zulumatı gaflet hala vefiyatın önünde bekliyordu.
3/:
Ve ey aşk ve şiir sever ins-ü cin ehli...
İşte böyle bir hikayettir ki benimkisi yarım hayal, çeyrek gerçek:
Apostol'un alnına gün vuruyordu. Ya da ölümün ayva sarısı. Karısı Mari kendi derdinde... Çevreye dökülense tekel birası ve biraz malt... Devetüyü lekeleri yontuyordu bir lağım faresi. Sesi garçtan gurçtan geliyordu. Camlardaki akşamın zalim lacivertiydi. Atmosferin hafif esintisinde şıpır şıpır bir İspanyol kadırgası yol alamıyordu. Sarhoş misali sallanıyordu Preveze açıklarında. Leventler kendilerinden geçmişçesine aşıktılar. Kadırganın nöbetçi çanaklığında güya alesta bekleyen sarhoş Portugal izbandutu ağzında kalan kara göründü kırıklarını maşlakhasının eteğine siliyordu. İçeri korsanlar giriyordu. Alestaydı cümlesi. Bir kısmı alarga... Vira da vardı, iskele alabanda da...
***
Ve ey şiir ve aşk sever balıkçıoğulları...
Kadehime doldurduğum kendi doğurduğuna asırlık rüzgarlardı,
Vira Bismillah’tım bu gece,
Tam yol ileri...
***
'Lan Barba demdeyim,” kaptan köşkünden uzanıp,
“İkiletme de doldur!
Çıldırtan şıradan olsun korsanların ölümü,
Leventlerin ölümü ise şeytan suyundan...'
Ne çıkar sanki?


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla