*Hoş Geldin Öfkem
bugün öfkeme izin verdim.
giyindirdim, kuşandırdım; sokağa salıverdim,
bardağın dolu tarafındayım artık...
sormayın kaç damla su var diye,
belki biraz bulanık...
-oysa biz ne bulanık sular gördük-
başlasak mı diyorum yeni bir mesaiye...
Ayşe ninemin
-mütebessim yüzü gelir
-gözlerimin önüne...
bir çift mavi boncuk, gözlerimi kamaştırır.
almış testere ağızlı bıçağını eline,
kaptırmış kendisini içli bir sevda türküsüne;
bir yandan çayır biçer,
bir yandan bostanına suyu kavuşturur..
sever yaşamayı benim Ayşe ninem,
Ayşe ninem bidenem...
Mehmet dedem sakin, muzur mu muzur.
aldanmayın sert görünüşüne...
oturmuş duldasına yaşlı dut ağacının,
tüttürürken cigarasını fosur fosur,
bilir ki her bir telinde simsiyah saçının,
okunur ninemin;
-dedemin ruhunda yarattığı huzur...
sever yaşamayı benim Mehmet dedem,
Mehmet dedem bidenem...
Ayşe ninem çalışır, kalır kan ter içinde,
Mehmet dedemin sevdası atının terkisinde! ..
bardak neden bu kadar boş? ...
su neden bulanık bu kadar? ...
nerede kaldın öfkem;
duymadı mı sokaklar? ..
öfkem yetiş! .. öfkem koş! ..
bırakma beni başıboş! ..
............
hoş geldin öfkem!
|