İstanbul'a kar yağar bir Eylül akşamı
gözlerimden utancım damlar
kar yağar, karnı aç bir çocuk ağlar
sotasında karanlığın...
karnı burnunda bir kadın yeniden doğar
yeniden doğar, anne olacak yeni can
İstanbul'a kar yağar sancılı hezeyan
sotasında aydınlığın...
bir Eylül akşamı İstanbul'a kar yağar
İstanbul'a kar yağar başımda deli rüzgâr
erketede ihanet, altı ateşli silahlar patlar
patlar lale tomurcukları, galibarda açar
açar yediveren gülleri, rengi maviye çalar
çalar ahşap kapıyı, soğuk elleriyle bahar
ocakta meşe pirpirimleri cayır,cayır yanar
yanar gök kubbe
İstanbul'a kar yağar bir Eylül akşamı
kar yağar, esmer tenlerden kan akar
akar boylu boyunca yoldaş ırmaklar
ırmaklar maviye özgürce kanar...
kanar evhamlı, kabuk bağlamış yaralar
yaralar, uykusunda yitirilen canlar.
canlar al içinde, kör bıçak sırtından kayar
kayar geceye küskün yıldızlar
yıldızlar, hilali şavksız kamçılar
kamçılar iner, loş ışıkta sancılar başlar
başlar kör odada ayaklara inen sopalar
sopalar yaşlı bir adamı, hain gardiyanlar
gardiyanlar usturadan tene yansırlar
yansırlar taş duvarlara
gölge oyunları başlar
İstanbul'a kar yağar bir Eylül pazarı
koşuşur sokaklardan fistanı mavi kızlar
kızlar yitik yarini karanlığın içinde arar
arar deli divâne baygın kokulu kadınlar
yavrusuna can verecek sert lokmalar
bir Eylül akşamı İstanbul'a kar yağar
yüreği avuçlarında bir deli sevdalı donar
donar maviye çalan yalancı sevdalar
bir Eylül akşamı...
İstanbul'a
kar
yağar...
20/10/2006
|