Anlayamadılar...
Gözler loş sokaklarda yürürken buruk…
Nereden geldiğine,
Nasıl hüzne itildiğine,
Sorgular, belli halinden!
Dönmek istemiyor aynı geçmişine
Naraları abuk sabuk!
Tekerlemesi bitmiyor
Ahtın hesabın, gözyaşı selinden...
Açılıyor önüne tiyatro perdesi hemen
O kadar seyirci karşısında, daha da uçuk!
Sanatçı gibi eğiliyor o an
O kadar perişan ki hali, yapamıyor üzülmeden…
Başı önünde suskun, sanki heykeli dikilen
Uzun zaman kaldı sonra, sahnede almadan soluk!
Öldü sandılar, böyle rol olur mu çevrilen
Belki kendisi de inandı, gerilmeden!
Gülenlerde notalı ağıt
Konferanslar peşi sıra, artar dırdırda bolluk!
Bağırır birden heykel “Yeter ya… Heyhat! ”
“Öldüğüme getirin kanıt, konuşmayın bilmeden! ”
Ağıt yakanlar şaşkın şaşkın baktılar
Heykelin önünde, soluk!
İki boyut iki ayrı dünyada aktılar,
Anlayamadılar acıyı, aynı dilden!
Safet Kuramaz
__________________
Buraya Kadarmış ..
|