Seher Yıldızına Sor…
O kadar güzel gülüyorsunuz ki…
Gözlerinizin arkasından öylesine doğal ruh esiyor,
Karışarak kar tanelerine…
Yüreğimi öylesine eziyor,
İçtenliğiyle…
Leonardo Vinci’nin Mona Lisa’sını,
Paletindeki boyalarına değerken uykusuz *******i,
Nakış, nakış kilim desenlerine düşebilseydi,
Uçan halı gibi Alâeddin’in lambasında dünyayı gezerdi,
Düş bile olsa...
Ne yazık ki seni tanımak ta geciktim...
Yıpranmış ve ön yargılarla dolu şu anımız var...
Zaman makinesini icat edebilseydim!
Seninle on sekizli yıllara geri döner,
Kimsenin olmadığı Venüs gezegeninde
Sonsuza kadar yaşamayı vaat ederdim...
Maalesef yıllar geçerken,
Anlamsız ilişkilerin sürtünme kuvvetleri…
Pozitif enerjimizin çoğunu yok ederken,
Ön yargı güvensizlik ve daha nice alışamadığımız değerleri…
Yaşamaya sürüklüyor yalnızlık dolu *******de!
Mesela bana yaz diyemiyorum...
Bencil olmaktan korkuyorum,
Mesela telefonumu versem ara diyemiyorum…
Sen versen bile ben aramaya cesaret edemiyorum!
En azından bu cesaretlenen ilk adımıma,
Bir adım atmak isterseniz sizdeki emanetle...
Sonralar olabilir!
Ne olursa olsun sizi görmek,
Elimden alınsa bile
Mona Lisa’ya bakmak gibi eşsiz bir hülyada,
Bağlandı kindaplarına...
Ne olur elinden embelleri bırak ve seher yıldızına sor...
Alışmadan güneşine sıcaklığına,
Prangaya mahkûm aşkımız kalmadan alarga!
Safet Kuramaz
__________________
Buraya Kadarmış ..
|