Şark Çıbanı
şark çıbanına pusu kurar buğulu akşamlar
turkuvaza özenir batıklarını görmezden gelen Batı
İskenderiye kapısında canlanır gidişler gelişler
Fenikeli tacirler ve Kartaca soyluları
biraz talan biraz ganimettir zafer
bir tutam tuz, taze bir gül, bolca kan
Akdeniz sıcağında sağılır Kibele
buğday tarlalarına çıldırır sancılı küheylan
gonca bir gebeliğe sızlar Anadolu
göğü dişler ipek nakışlarıyla
haç seferlerine büründüğünde zulüm
doğumcul bir çığlık sindirir kalkana
gürz ve zırha
gerçeğe yüz sürerken hayali simgeler
vahşi bir duyguya aralanır kapı
sarmallardan süzülen buseler en ilkel haliyle
iner olabildiğince gizemli bir de aşka
ey sabır taşı, serin su!
nerde gizlendiniz bunca
nasıl dizginlendi sırlarınız
düşmedi mi yolunuz hiç Buhara’ya
Semerkand ya da Mevlana’ya
oysa göklere yazılmıştınız oralarda
has güller gibiydiniz ey sevdalar
şark çıbanlarında açardınız siz
(2 Aralık 2004)
Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış ..
|