Tek Mesajı Görüntüle
Old 01-02-2009, 05:32 PM   #74
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57918
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Ömer Dayı
Görmedi köy olalı böyle çetin bir zaman.
Gök yerlerde ağlıyor, yer göklerde toz duman.
Sanki sur’a üflenmiş ortalık darmadağın.
Korkudan sesi kesik nefesin vaveylânın.
Sığınmışlar evlere insanlar titrek,ürkek
Yürek güm güm atıyor tavan çöktü çökecek.

Evlerden çıt çıkmıyor,dışarısı karanlık
Yalnız bir evde telâş, kapı baca aralık.
O ev yıllardan beri hasret idi çocuğa,
O gece kavuşuldu beklenilen oğula.
Evde bayram havası, dışarıda göz yaşı.
Gök biliyordu sanki yaşanacak savaşı.

Adına Ömer dendi soyuna çeksin diye.
Adak kurbanlarını dağıttılar köylüye
Büyüttüler bebeği gül bebek, narin bebek
Lakin yedisindeyken etmiştiler terk-ü terk

Sarmak için küçücük yürekteki yarayı
El attılar çocuğa el,komşu,amca,dayı
Olmak istediler hep onun kırık kanadı
Ama o masum gönül için için kanadı.

Seneler böyle geçti; bastı on sekizine
Yük olmayım diyordu amca ve teyzesine
Güç belâ buldu bir iş,iplik fabrikasında
Kazandı üç beş kuruş birikti kasasında

Makinenin başında tanıdı Akça kızı
Tattı cilveyi nazı, çaldırdı davul sazı
Mini mini bir dama soktular başlarını
Bal diyerek yediler soğandan aşlarını
Üç tomurcuk gül açtı morlu,allı,pembeli
Açılmış açılacak güllerin en güzeli
O küçücük yuvaya mutluluk, sevgi saçtı,
Kapıdan pencereden kahkaha doldu taştı.

Göz mü, nazar mı yoksa onun kaderi miydi?
Der iken bir kara yel bilinmez nerden esti
Büyük kızı Fadime daha on yedisinde
Düştü naçar bir derde..Gül yollandı cennete
Ortanca kızı Ayşe,boylanıp serpilince
Çok uzak diyarlardan gönül verdi bir gence
Gitti beyaz tüllerle, kor ekti yüreklere

Bu yorgun iki cana yar olmadı Ahmet’te
Okuyacağım diye oda gitti gurbete.
Gitti gitmesine de daldı zevk-i sefaya,
Okuyup ne olacak,ne gerekti cefaya.
Bir kaç kurdu, çakalı kendine yaren tuttu,
Büyük şehir sonunda onu da yedi yuttu.
Mektupların arkası bir bir kesiliyordu
Yazdığı son mektupta “ beni unut” diyordu.

Akça Ana ak saçın yoldu döktü önüne,
Ömer Dayı taş bastı o yanık yüreğine,
Zehroldu önlerinde ekmekleri aşları.
Yangını söndürmedi dökülen göz yaşları
Çok geçmeden Akça’nın göz yaşı hepten dindi.
O musallâ taşında bütün dertler silindi!
Cismi toprağa erdi, ruhu Ömer’le kaldı.
Ömer’in suskunluğu kaç figanı sakladı
Yine eller uzandı teselli için saf saf
Ortanca kızdan geldi kısacık bir telgraf
Ömer Dayı küskündü,Ömer Dayı suskunda
Gözleri sonsuzlukta…Aradığı sükundu

Günler ve aylar geçti, buzdandı saatleri
Birden bir sıcaklıkla titredi ilikleri
Baş ucunda bir güneş oğluydu umuduydu
“Affet sen babacığım,affet beni” diyordu
“Ateşin yaktığını, demirin sertliğini
Anladım; geç anladım dostların mertliğini…!
Şehrin neonlarının gizli karanlığını
Geç anladım ışığın sizlerle yandığını”

Gözler, eller, gönüller birbiriyle buluştu
O sönmüş yüreklerde kıvılcımlar tutuştu
Ömer Dayı yeniden doğuşu kutluyordu
Akça Ana uzaktan ona göz kırpıyordu.
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla