| 
				  
 Çocukluğumbütün incirleri benimdi rumelihisarı’nın
 yapış yapış dudaklarımda
 bütün erikleri benim
 toza toprağa bulanmış avuçlarım
 ve yara bere içinde dizlerim
 koşardım deli deli
 zıplardım durup dururken
 tıpkı neşeli bir yavru teke
 pantolonumun arkasında leke leke
 temizlenen ellerin bedeli
 
 böğürtlenlerin tarif edilemez lezzeti
 diken çizikleriyle ödenirdi bacaklarda kollarda
 ısırgan dalamaları kaşımaktan taraz taraz
 yine de elimden kurtulamaz
 hangi duvarla çevrilirse çevrilsin
 mor vişne tatlı kiraz ekşi erik
 artık ne o bahçeler kaldı
 ne de mor yeşil böğürtlen dikenleri yollarda
 şimdi derunumda birşeyler geberik
 damağım meyvalardan tat almaz
 ağacından yediğimiz günler bitti biteli
 
 dört bir yanımız kır çimen
 asfalt bulaşmamış yemyeşil gülümserdi
 otomobil sarmamış henüz kanser misali ortalığı
 yol kenarlarında papatyalar katır tırnakları pırnakıl
 kan ter içinde yanardı yanaklarımız
 azmak için almışcasına ferman
 ekşi kuzukulaklar susuzluğumuza derman
 toplanan kabuklar rengârenk bin bir çakıl
 yaz günleri denizin berrak sularından
 ve saçlarımızda yosun kokulu kuzey yeli
 ceplerimiz tıka basa cam bilyeli
 ağaç dallarında çalı çırpı konaklarımız
 kazan misali kaynardı kanlarımız
 ince bacaklı kızlar güldü güleli
 
 kesilse de ne gam
 hemen hemen her akşam
 elektrik
 dışarısı karanlık içimiz parıl parıl
 şimdikilerin sanal avuntularından farklı
 doğal zenginliklerimiz vardı
 pastoral lirik
 pencere cumbalarında gülümseyen
 karanfil begonya camgüzeli
 ve yorgun kollarımı bacaklarımı ovan
 annemin şefkatli mübarek eli
 
 bazı pencereler hâlâ cumbalı
 yine karanfiller begonyalar camgüzelleri
 heyhât, nerede bulacağım ki artık
 o şifa veren huzurlu sıcak yakınlığı
 melek anneciğim gitti gideli
 
 (aralık ‘03)
 Fuat Eriçok
 
				__________________Buraya Kadarmış ..   |