03-04-2006, 11:51 PM
|
#1
|
ÇaKaL Üye
Üyelik Tarihi: Sep 2005
Konum: Lothlorien
Yaş: 43
Mesajlar: 1,424
Teşekkür Etme: 145
Thanked 408 Times in 212 Posts
Üye No: 602
İtibar Gücü: 2036
Rep Puanı : 29938
Cinsiyet :
|
yavuz sultan selim'den iran şah'ına
İran şahı
kıymetli mücevherlerle
süslü bir sandık hediye gönderiyor Sultan Selime. Sandık açılıyor. İçinden
çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşlar çıkıyor.Fakat
bir de pis bir koku yayılıyor. Dehşet bir koku, herkes burnunu tıkıyor.
Neyse en alttaki bohçadan insan pisliği çıkıyooooor.. Yani osmanlıya acayip
bir hakaret!!!!!
Cihan padişahı emir veriyor, herkes düşünsün, buna ince bir şekilde cevap
vermemiz gerekir. Ve cihan padişahı yine çözümü kendisi Buluyor.
Aynı şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandık hazırlatıyor.
İçine o zamanın Osmanlı İstanbul''unda imal edilen gül kokulu en nadide
lokumlardan bir kutu hazırlatıyor, en altına da küçük bir pusula ve bir
satır yazı. Gönderiyor.
Şah sandığı açıyor. Açtıkça
güzel bir koku ve en altta bir kutu lokum. > Anlam veremiyorlar tabii. Bizim
elçi yiyor önce, sonra oradakilere ikram ediyor.
Kutunun içindeki pusulayı Şah okuyor:
"Herkes yediğinden ikram eder" !!!!!
__________________
Tanıdıktı yalnızlık oysa
Haklısın belki yanımda
Hazırdım bu kez mutluluğa
Nerden çıktı şimdi bu ayrılık
Öyle boş öyle boş ki bu dünya
Güneşim sandım seni oysa
Girdabın içinde yaşarken
Yakamoz yakamoz çakar aklıma
Susadım sana tek bir nefeste
Yaşadım aşkımı bir heveste
Gözümün önünde durma n''olur
Yaşamak öyle zor ki bu bedende
Hadi yoluna eyvallah
Mutlu ol gülüm işallah
Sen geçen günün ardından
Bi başına kalma inşallah
|
|
|