Büyüklere Masallar -6
Zamanda bir gün
bir ufacık aralıktan başını gün yüzüne uzatan
bir şey varmış.
Hiç bir şeye benzemediği için
şeymiş adı.
Adı konmamış herhangi olmak
öyle dokunurmuş ki içine
acırmış içi
acırmış
acırmış ama acısının da onda
alışılmış bir ritmi varmış.
Hırçınmış ritm
ve hatta yıkıcıymış.
Her hırçınlıktan ve her yıkımın ardından
dipsiz kuyulara inermiş gücü,
öyle fersiz
unuttururmuş kendini ki bunun adı sarhoşlukmuş.
Alışmış yıkıp
yıkıp da sarhoş olmaya
ve hatta
bundan
çok ama çok haz almaya...
Bir gün,
başını ufacık aralıktan uzattığı günlerin birinde
yağmur yağıyormuş,
öyle bir yağmurmuş ki
sicim gibi,
hızlı,
hırçın
çoşkulu.
Yağmur damlalarını sukuna vurduğunda
kocaman bir gökkuşağı belirmiş
mavinin yüzünde,
sanki bütün renklerin türküsünü haykırıyormuş.
İşte o vakit
acısını renklere katmayı
ve renklerle sarhoş olmayı öğrenmiş.
Anlamış, öğrenmek denilen sınırsızlığa çağrılı olduğunu.
Çıkıvermiş içerden
ve girmiş yeryüzü denilen koca topraklara.
Şey olmaktan çıkmış,
her şey olmuş.
Yer aranmış kendine
bula bula
insanın yüreğini bulmuş,
girip yerleşmiş
hiç zorsunmadan.
Zorsunmamış
duygu çöplüğü insan yüreğine girmeye
ve başlamış süpürmeye,
kini,nefreti ve öteki şiddetli kötü duyguları
hem adı da varmış artık,
sevgi.
Derya Kızılgöz
__________________
Buraya Kadarmış ..
|