ödünç aldım bu gece hüzünleri;
ağlamayı unutmuş bir hayat kadınından!
şiir diye mırıldanıyorum;
mahrem bir gecenin üryan boşluğuna/
utanmadan...
küflü,soğuk duvarlara çarpıp yankılanan/
sarhoş lakırdıları...
ahşap bir odanın ıssızlığında;
dua gibi geliyor insana!
Deniz'in tuz kokulu sularından damıtıp
içtiğim beyaz şarabı;
eski bir Venedik sarnıcından aşırılmış/
fıçılarda saklıyorum...
her gece karanlığın şerefine;
bir hayat kadınıyla paylaşıyorum!
— Şerefinize Olimpos Tanrıları
— Şerefinize Poseidon'un;
sürgün tayfaları...
bu gece içtiğim şarabı şiir diye;
bir hayat kadının mavi gözlerinin
dehlizinden alıyorum...
köpüklenen bahar suskunluğunu;
kitapsız bir yazara yazdırıyorum.
ödünç aldığım hüzünleri;
enfiye tadında ciğerlerime çekerek!
ve avuçlarımda ki ıslak şiirleri
buz kesmiş kaldırımlarda;
dilenen bir sokak çocuğunun
yamalı parkasının zulasına bırakıyorum
ihanet adımlarıyla hızla uzaklaşarak
kefilsiz inayetimden kaçıyorum...
ben ağlıyorum,başım ellerimin kıskacında
hayat kadını ağlıyor,bedeni gecenin;
soysuz karanlığında...
ama o
her şeye rağmen;
yüzünde tebessüm provalarıyla
gökyüzünün mavi tonuna çalan/
gözlerinin buğusuyla...
eksik yaşanmışlıkların arayışında ki/
insancıkların arasında
'mendil' diye bağırıyor...içim kanıyor
utanıyorum o mağrur çocuktan
mendil almaya
aldığım mendillerle kanayan insanlığıma;
tampon yapmaya!
utanıyorum;
çünkü gözyaşlarını ben çaldım
hazin bir kış akşamında
kendi göz yaşlarımı şiir diye
ben verdim o çocuğa
soğuk bir kış gecesinin uğuldayan
yalnızlığında
yamalı parkasının zulasına ben attım
ben attım o zehirli şiiri ben attım!
biz attık;
ben, sen, o, onlar...
ismi insan,cismi hayvan olanlar!
ben ağlıyorum şiir diye
o çocuk ağlıyor ekmek diye
söyleyin, söyleyin Allah aşkına
hangi kıy tırık şileple uğurladık
insan kalmaya çalışan yanlarımızı
uğursuz denizlere...
hâlâ dökmüyorsa gözyaşı
hain çakal sürüleri;
o vakit vurun kör bıçağı,vurun;
aksın gecenin suskunluğuna kanımız
sokak,sokak dilenip mendil satıyorsa
yarınlarımız!
30/03/06
__________________
Buraya Kadarmış ..
|