Tek Mesajı Görüntüle
Old 04-01-2009, 03:43 PM   #6
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57915
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Bugün 23 Nisan, güzel ama...- eleştiri notları

Bugün 23 Nisan … Çocuklarımız bugün; ülkemizin neredeyse bütün meydanlarında, stadyumlarında rengarenk, cıvıltılı, mevsime yaraşır görüntüler içinde, şarkılar- türküler eşliğinde ve kol kola oyunlar oynayacak, danslar edecek. Anne-babalar da bu keyif dolu manzarayı izlerken mutluluk gözyaşlarını saklı mendillerine silecekler ve anlık bir gururun, umut yanını hiç hesaba katmadan gözlerinin önünde oynayan, dans eden, şarkılar-türküler söyleyen çocuklarına oturdukları yerden eşlik edecekler, tempo tutacaklar ve alkışlayacaklar.

Daha sonra terleri kurumayan çocuklarımızı alacağız, onları cumhurbaşkanlığı, meclis başkanlığı, başbakanlık gibi önemli koltuklara bir anlık misafirliğe götüreceğiz. Ellerindeki öğretmenleri tarafından yazılıp tutuşturulan kağıtta yazılanları okudukları anda alkışlayacağız ve kameralara o makamların şu andaki sahipleri ile birlikte verdikleri pozları izleyeceğiz ve son olarak ta işte bugünün çocukları, yarının gençleri ve öbür günün büyükleri diyeceğiz. Ve yarınlar için karamsarlığa kapılmamamız gerektiğini çocuklarımızın gözlerinin içine bakarak söyleyeceğiz, biraz daha rahatlayacağız.

Şimdi 2007 yılındayız. Şöyle bir geriye dönüp bakacak olursak mesela 1990 yılındaki benzer törenlerdeki çocuklarımızın, bugün ellerindeki kör bıçaklarla kendileri gibi düşünmeyenlerin boğazlarını kesen, enseye kurşun sıkarak düşünce karartan çocuklarımız olduklarını, o günler için yarınlardan benzer gurur ve beklentilerimiz içinde yer aldıklarını görürüz. Biraz daha öncelere gidip 60’lı yılların 23 Nisan törenlerine bakarsak durum gene aynıdır, o günkü çocuklar, bugün koltuklarını bir an içinde olsa 2007 çocuklarına bırakanlar değil mi?

Neden bu hale geldiğimiz içinde sıralanacak nedenlerin başına ABD’yi, uluslar arası örgütlenmeleri, emperyalizmin sömürü düzenini oturtarak işin kolay yanında kahve höpürdetiyoruz da, sevgisizlik, sevmeyi bilememek, bilemediğimiz içinde öğretememek gibi bir başka yönden hesaba dahil olmayı hiç aklımıza bile getirmiyoruz. Belki dünyada yürekten taştığı varsayımıyla en çok aşk ve sevgi şiiri yazılan bir ülkede yaşamamıza rağmen ne sevmeyi ne de aşkı bilemiyoruz ne yazık ki. Ve bunu bilemeyip öğretemediğimiz içinde o boşluğu hemen “en büyük biziz” koşullandırması ile doldurmaya çalışıyoruz. Sevmesini bilemeyip yeni kuşaklara öğretemediğimiz içinde sevilmiyoruz. Formül ve neden, bu kadar basit olarak düşünülüp ele alınırsa acaba çok şey mi kaybederiz yarınları kurtarmak adına.

Evet sevilmiyoruz. Yaptığımız her şey, bizim dışımızda olanların fena halde gözüne batıyor, rahatsız ediyor. Yaptıklarımız ve bizim ne güzel bir iş becerdik sonunda bile dediklerimiz gerekli alkışı alamıyor, ağzımızla kuş tutsak yaranamıyoruz. Bizde onların bu tutumları karşısında “Türk’ün, Türk’ten başka dostu yoktur” diyerek,giderek kendi içimize kapanıyor ve gücümüzü, büyüklüğümüzü, hoşgörümüzü, çağdaşlığımızı kendimize ve tüm dünyaya kanıtlayacak tamamen Türkçe yeni söylem yada davranışlar geliştirip bunları sergilemeye başlıyoruz.

Biz; sahip olduğumuz renkleri savunurken sadece “ bizim bir komşumuz vardı Yorgo amca ile Despina teyze, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi” diyerek kabulleniyoruz ve oradan da kaybetmeye başlıyoruz. Ucu buralara kadar varıyor çözülen yumakların.

Bu yazıyı neden mi yazdım, ne demek mi istedim. Hiç …Belki sadece bugün 23 Nisan ama neşe dolamıyor insan demem yeterli olacaktı kendi görüşümü ve duygularımı anlatmak için, boşuna uzattım galiba.

Cevat Çeştepe
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla