Hiç gitmemiştinki, gider gibi yapmıştın
o gün kapattım kompartımanın kapısını
tren daha perondan kalkmadan.
“keşke saçlarını eskiden olduğu gibi
dümdüz tarasaydın, ortadan ayırmadan”
arayıp ta bulamadığım o kitabı aldım elime
bıraktım sayfalarda dolaşmayı boş gözlerle.
“işte bu bakışlardı ardından zehir içtiğim
ama bir türlü unutmayı beceremediğim”
yani ne yapacağımı bilmez bir haldeydim.
uyumak istemiyor, ölümü aklıma getirmiyordum.
“sağ kaşının üstündeki bu ben
var mıydı eskiden ben mi hatırlamıyorum”
sonra senin aldığın şarap geldi aklıma
hani al, beni düşünerek içersin dediğin.
“bu ruj dudaklarında, kokun hala teninde,
hepsi yerli yerinde, hepsi benim bildiğim”
olacak iş değildi, senden ayrı dünya ölü bir şehirdi.
ilk istasyonda indim, sana dönmek için geri.
“ boynundan aşağı gene aynı beyaz,
şimdi kalkıp öpsem, değil ki yeri”
hemen, durma sarıl bana, öp boynumdaki beyazdan,
sevdiğini söyle bir daha, ama saate hiç bakmadan.
“ sanki el sallayan ben değildim arkasından
giden kimdi öyleyse, haber mi var yarından”
Cevat Çeştepe
|