Üç fidan, üç köylü
“kurtulduk, kurtulduk, kurtulduk”
Sivas’ta, Gemerek’te; üç köylü ülkeyi kurtarıyordu
üç fidan ‘ı darağacına üç muhbir köylü gönderiyordu.
oysa kutupların çok sıcak tarafındaydık
ve mücadele o üç köylü için
üç fidan tarafından veriliyordu.
Zap suyunda çocuklar azgın suları
üç fidanın yürekleriyle yaptıkları köprüden aşıyordu .
ve batı da son refah damlacıkları düşüyordu, ağızlara
bundan böyle sermayenin alacağı yol,
senin yolsuz halkının emeğinden geçiyordu
sırada sofrandaki aş vardı yani
ve benim yaramdaki tuz.
dağlara, taşlara tek yol devrim diye bunun için yazılıyordu.
“kurtulduk, kurtulduk, kurtulduk”
üç fidan cezaevi avlusunda 6 mayıs’ın tan vaktinde
güneşe doğru ağır bir yolculuğa çıkıyordu.
bir kere delinmekle bir şey olmayacak anayasayı
halk diline çevirmeye kalkmaktan suçlu bulunmuşlardı.
siyah gözlüklü cunta emir kalemini kırmıştı.
kurtulmuştuk.
Sivas’ta, Gemerek’te; üç köylünün
sınıfsız bir sesle attığı çığlık sayesinde
“kurtulduk, kurtulduk, kurtulduk”
bakalım gene gökyüzüne biz, belki görebiliriz
üç fidandan kanatlanmış üç beyaz güvercin
kanatları güneş rengi
hala takılı boyunlarındaki yağlı ilmeği
bizden sonrakiler olarak gene biz, belki çözebiliriz.
kurtuluşun ne olduğunu öğrenebiliriz .
Cevat Çeştepe
|