Tek Mesajı Görüntüle
Old 03-07-2006, 10:46 PM   #4
bluekeys™
Forum Demirbaşı
 
bluekeys™ Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Nov 2005
Konum: Ç.KALE/BİGA
Yaş: 44
Mesajlar: 5,907
Teşekkür Etme: 594
Thanked 2,624 Times in 685 Posts
Üye No: 3332
İtibar Gücü: 3952
Rep Puanı : 132808
Rep Derecesi : bluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Varsayılan

OKSAL: Ok at; Oka ilişkin

OKŞAN: Sevil,şefkat gör.

OLCA: Ganimet,bolluk.

OLCAY: Mutlu, ongun; Rastlantıları düzenlediği ve böylece de insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığı sanılan şey, şans, talih

OLGAÇ: Bilgi ve görgüde olgunlaşan

OMAY: Gözde,sevilen,beğenilen.

ONGU: Sağlık,mutluluk.

ONGÜL: Ön ayak olmak; İlk gül

ORKİDE: Salepgillerden güzel çiçekli birtakım bitki türlerinin ortak adı

OYA: Bir nesneye oyularak yapılan süs; Genellikle ipek veya ibrişim ile iğne, mekik, tığ kullanılarak yapılan ince dantel

OYLUM: Hacim, dirim; İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş; Resimde derinlik, üç boyutluk etkisi, mimarlıkta mekan karşılığı

Ö
ÖDÜL: Armağan

ÖĞÜN: Kendini yücelt. Zaman. Kez,defa.

ÖĞÜT: Tavsiye.

ÖMÜR: Yaşama süresi,hayat.

ÖNAY: Yeni çıkmış ay

ÖNGÜL: Direnen,inatçı. Kılavuz. Öncü,teşvik eden.

ÖRGÜN: Türlü ve düzenli parçalardan oluşan

ÖVGÜ: Övme, övmek için söylenen söz

ÖVGÜN: Övülmüş, övülen kişi

ÖVÜNÇ: Övünmeye yol açan ya da hak kazandıran şey, kıvanç, sevinç, övünç,

ÖYKÜ: Hikaye, ayrıntılarıyla anlatılan olay

ÖZBEN: Bireyin kendi varlığı; Gerçek ben anlamında

ÖZDE: Kişinin kendi içinde, özünde, canda olan

ÖZDEN: Özle, öz varlıkla, gerçekle ilgili

ÖZEN: Büyük hassasiyet göstermek

ÖZGE: Yabancı. İyi,güzel. Cana yakın,şakacı. Yürekli,gözü pek

ÖZGEN: Başına buyruk. Rahat. Özü geniş. Kuzu kulağı otunun filizi

ÖZGÜL: Gerçek gül, benim gülüm anlamında

ÖZGÜR: Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya, koşula bağlı olmayan, başına buyruk, hür

ÖZLEM: Bir şeye karşı duyulan istek, bir kimseyi ya da bir şeyi görme, kavuşma isteği; Hasret

ÖZLEN: Görme isteği uyandır, kavuşma isteği ver, seni özlesinler

ÖZNİL: Nil gibi verimli.

ÖZNUR: Özü ışıklı,aydınlık.

ÖZSU: Besleyici su, besisuyu, bitkilerin dokularında bulunan su

ÖZÜN: Şiir. Hak edilmiş ün.

ÖZTEN: Güzel tenli.


P
PAMİRA: Orta Asya'da bir yayla

PAPATYA: Baharda çiçek açan bir kır bitkisi

PARLA: Parlamak eyleminden parla, ışık saç; Başarılı ol, ünün sanın artsın; Güzel ol, güzel görünüşlü ol

PELİN: Acı ve güzel kokulu bir bitki

PELİNSU: Pelin+Su, hem pelin hem su anlamında

PERÇEM: Kahkül

PERİ: Cisimleri çok latif ve görünmez olan hoş yaratık; Güzel insan, güzel kimse

PERRAN: Uçan, uçucu

PERVİN: Ülker yıldızı

PETEK: Arıların bal topladıkları balmumu yuvacıkları

PEYDA: Belli, açık, ortaya çıkmak, oluşmak

PINAR: Büyük su kaynağı

PIRILTI: Pırıldayan şeyin çıkardığı ışık

R
RABİA: Dördüncü.

RAHŞAN: Parlayan, parlak, aydınlık,ışıltı.

RANA: İyi, güzel, yumuşak, hoş

RAVZA: Sulu, su yatağı yer; Bahçe

REBİA: Bahar.

RENAN: Çok ses çıkaran, çınlayan

RENGİN: Boyalı, renkli; Hoş, latif ve güzel

REVAN: Yürüyen, giden; akan, akıp giden. Ruh,can.

REYHAN: Yaprakları güzel kokan bir süs bitkisi, fesleğen

REZZAN: Ağırbaşlı, onurlu

RİMA: Dişi ceylan yavrusu

ROSA: Gül rengi,pembe kırmızı arası bir renk.

RUHAN: Güzel kokulu

RUHSAR: Yanak, yüz, güzel yüz

RUHŞEN: Neşeli,canlı.

RUHUGÜL: Gül kadar temiz bir ruha sahip olan.

RUKİYE: Büyü,sihir.

RÜÇHAN: Üstünlük

RÜYA: Düş; Gerçekleşmesi imkansız durum, hayal; Gerçekleşmesi beklenen şey, umut


S
SABA: Gündoğusundan esen hafif ve tatlı rüzgar. Türk müziğinde bir makam

SABAH: Günün ağarmasıyla başlayan ilk saatler

SAHRA: Kır,ova,çöl

SALİHA: Yararlı,iyi,elverişli.

SANAL: Sanlı ol, ünlen

SANEM: Çok güzel kadın; Put

SARA: Halis, saf, katkısız

SARE: Olmak, oldu; Cemaat, topluluk; İhtiyaç, susuzluk

SARGIN: Albenili, çekici, büyüleyici,yıldızı şirin, hoşa giden, sevimli, güzel

SAYE: Gölge; Koruma, yardım, sahip çıkma

SAYGIN: Sayılan, sevilen

SAYIL: Her zaman saygı gör

SEBLA: Uzun kirpikli göz

SEÇİL: Beğeni, sevgi, üstünlük gösterilen

SEÇKİN: Benzerler arasında nitelikleriyle göze çarpan, elit

SEDA: Ses; Doğa veya bir engele çarpıp geri dönen ses, yankı

SEDEF: Midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz, sert bir madde; Bu maddeden yapılmış veya bu madde ile süslenmiş

SEDEN: Uyanık, tetikte; Gözü açık olmak

SEGAH: Doğu müziğinin makamlarından

SEHER: Tan ağartısı

SEL: Taşkın su

SELDA: Bir söğüt cinsi

SELEN: Haber, müjde

SELİN: Gür akan su

SELİNTİ: Ufak sel

SELİS: Akıcı söz

SELMA: Barış içinde,huzur,erinç.

SELMİN: Barış ve sevgi duygusuyla dolu olan

SELVA: Amerika'da Amazon, Afrika'da Nijer ırmakları gibi ekvator bölgesinde büyük suların geçtiği havzalarda bulunan geniş ve balta girmemiş ormanlara verilen ad.

SELVİ: İnce uzun ağaç

SEMA: Gökyüzü; Göç

SEMANUR: Nurlu gökyüzü

SEMEN: Yasemin çiçeği. Semizlik.

SEMİN: Değerli, pahalı; Semizlik

SEMİRAMİS: Babil'in Asma Bahçeleri'ni kurduran Asur kraliçesi

SEMRA: Esmer kadın.

SENA: Övmek, methetmek; Şimşek parıltısı; Yücelik, yükseklik; Aydınlık; Bir ot adi

SENAHAN: Metheden, alkışlayan, öven

SENAR: Yar, aşık, seven insan

SENAY: Ay gibi güzelsin.

SENEM: Kars dolaylarında kadın ve erkeklerin karşılıklı olarak oynadıkları bir halk dansı; Arapça'da put; Arapça'da kendine tapılacak kadar güzel olan kadın, sevgili, güzel

SERA: Varlıklı olmak, zengin olmak; Şarkı söyleyen; Yer, toprak; Ok yapımında kullanılan bir ağaç

SERAP: Çorak yerlerde, çölde, sıcak ve ışığın etkisiyle, ileride, yakında ya da ufukta su veya yeşillik var gibi görünmesi olayı

SERAY: Ay gibi güzel

SEREN: Gemi direği

SERMA: Kış soğuğu

SERPİL: Gelişmek,büyümek.

SERPİN: Yağmur

SERRA: Rahatlık,kolaylık

SERTAP (SERTAB): İnatçı anlamında

SEVAL: Severek al anlamında

SEVDA: Vurgunluk, tutkunluk, aşk; Heves, arzu, kuvvetli istek

SEVDEM: Sevginin en son demi

SEVEN: Bir başkasına sevgi duyan

SEVGİ: İnsanı bir şeye ya da bir kişiye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu

SEVGÜL: Gül gibi sevilen.

SEVİL: Her zaman sevilen biri ol

SEVİM: Sevmek eylemi; Bir kişi ya da bir şeyde bulunan o kişi ya da şeyi başkalarına sevdiren özellik

SEVİNÇ: İstenilen şeyin olmasıyla duyulan coşku

SEVTAP: Tapılacak kadar çok sevilen.

SEYLAN: Sel, akma, akış

SEYYAL: Akıcı, akışkan

SEZEN: Hisseden, sezgili

SEZER: Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş ya da olacak bir şeyi duyumsar

SEZGİ: Sezmek eyleminden sezgi; Sezme yeteneği

SEZİN: Sezinleme işi, sezme. Duygulu,anlayışlı.

SILA: Bir süre ayrı kaldığı bir yere veya yakınlarına kavuşmak; Doğup büyüdüğü ve özlediği yer; Bahşiş, hediye; Bağ

SİBEL: Henüz yere düşmemiş yağmur damlası (Fransızca "si belle": öylesine güzel anlamında)

SİM: Gümüş gibi parlak ve beyaz

SİMA: Yüz, çehre

SİMGE: Anlamı olan harf, bitki gibi işaretler

SİMİRNA: İzmir'in eski adı. Aynı zamanda Amazon savaşçılarının kraliçesinin adı.

SİNEM: Yüreğim, çok sevdiğim

SİTARE: Yıldız

SONEDA: Nazlı olmaması temenni edilen

SONGÜZ: Kasım ayının halk arasındaki adı

SONYAZ: Sonbahar

SU: Canlıların yaşaması için en gerekli olan kokusu, rengi olmayan sıvı

SUMRU: Bir şeyin yüksek yeri, tepesi

SUNA: Boylu, poslu, yakışıklı. Yaban ördeği.

SURPERİ: Peri güzeli.

SUZAN: Yakan,yakıcı.

SÜHEYLA: Yumuşak ve iyi huylu,mütevazı kadın.

SÜNDÜS: Ham ipek,ipekli.

SÜSEN: Nisan-Haziran dönemlerinde açan güzel kokulu bir çiçek

T
TAÇNUR : Mutluluk

TAHİRE : Gündoğusundan esen rüzgar

TAİBE : Tövbe eden, pişmanlık duyan

TALHA : Güzellik

TALİA : Güzel, şirin

TALİHA : Rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi veya kötü durumlar hazırladığına inanılan doğa üstü güç, şans, felek

TAMAY : Dolunay, ayın on dördüncü

TANAY : Secde eden

TANSELİ : Şafak vakti gelen sel

TANSU : Göğüsle ilgili

TANYEL : Katıksız, arı - Seçilmiş

TANYELİ : Tan vakti esen rüzgar

TARA : Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad

TAYYİBE : 1.İyi davranış. 2.Yatıştırıcı, hoşa giden söz

TENAY : Uygun, yakışan - Yetkili olan - Dine uygun hareket eden

TENDÜ : Öz, asıl

TENNUR : Yüksek, ulu

TİJEN : Taç, taçlar

TİLBE : Put - Güzel kadın

TUBA : 1.Cennette bulunduğun inanılan büyük ağaç. 2.Güzellik, iyilik. 3.Rahat

TUĞÇE : Küçük tuğ

TULÜ : Doğuş, doğma (güneş için) anlamında

TÜLAY : Ayın inceışığı

TÜLİN : Ayın çevresinde görülen ışık halkası

TÜNAY : Gece ve ay

TÜRKAN : 1.Kraliçe. 2.Güzel kız

TÜRKÜ : Yankı, ses

TÜRKAN : 1.Kraliçe. 2.Güzel kız

U
UBEYDE : Tanrının kölesi

UĞURGÜL : Uğurlu gül

UHDE : Birinin yapmakla yükümlü olduğu iş, görev.

ULYA : En yüce, en ulu, yüksek

UMAY : Devlet kuşu

UMUR : Görgü, deneyim

UZEL : Usta, becerikli

Ü
ÜLKÜ : Amaç, ideal

ÜMRAN : 1.Bayındırlık. 2.Uygarlık, medeniyet. 3.İlerleme, mutluluk, refah

ÜNZİLE : Gönderilmiş

ÜZGÜ : Yersiz ve gereksiz olarak çektirilen üzüntü, eziyet.

V
VAHİBE : Hibe eden, bağışlayan.

VAHİDE : Tek yalnızca bir tane.

VARİDE : Gelen, erişen - Söylenti

VEDİA : Korunması için bırakılan emanet

VERDA : Gül.

VİLDAN : Yeni doğmuş çocuklar

VİRA : Durmadan, aralıksız, sürekli.

Y
YAĞMUR : Bulutlardan yeryüzüne düşen su damlacıkları.

YAPRAK : Bitkilerin solunumunu sağlayan, yeşil ve türlü biçimlerdeki ince bölüm

YAREN : Dost, arkadaş

YASEMİN : Çeşitli renklerde kokulu çiçekleri olan bir bitki

YAŞAM : Hayat

YELDA : 1.Uzun. 2.Yılın en uzun gecesi

YELİZ : Ferah yer, aydınlık, havadar

YEŞİM : Açık yeşil ve pembe renkli kolay işlenen değerli bir taş

YILDIZ : Gökyüzündeki ışıklı cisimlerin her biri.

YONCA : Çiçekleri kırmızı veya mor renkli çayır bitkilerinin genel adı

YUDUM : Bir içimlik sıvı

YÜKSEL : Başarı kazan, yücel

YUDUM : Bir içimlik sıvı

Z
ZEHRA : Çok beyaz, parlak yüzlü

ZEHRE : Çiçek.

ZELİHA : Züleyha, su perisi

ZENNAN : Kadınlar

ZENNUR : Zinnur, nurlu, ışıklı

ZEREN : Anlayışlı, kavrayışlı.

ZERİN : Altından ya da altına benzer olan.

ZERRİN : Altından yapılmış.

ZEYNEP : Süs, bezek.

ZİNNUR : Nurlu, ışıklı

ZİŞAN : Şanlı, şerefli - Bir tür lale

ZUHAL : Satürn gezegeninin adı.

ZULAL : Hafif, güzel, soğuk su.

ZÜBEYDE : Öz, asıl

ZÜHRE : Çoban yıldızı, venüs.

ZÜLAL : Saf, temiz, hafif tatlı su.

ZÜLEYHA : Su perisi - Hz.Yusuf'un karısı

ZÜMRA : Akıllı, çabuk kavrayan kadın.

ZÜMRÜT : Cam parlaklığında, yeşil renkte, saydam bir süs taşı.
__________________



[sakın] bana bulaşma kalp kırarım bazen]
bluekeys™ çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla