Bile/bile 
 
korkuyorum/korkmuyor musun  
gecenin karanlığında  
biri  çıksa ansızın  
alacak sana verdiğim kelimeleri  
yada kesecek  
ışığı  yakıp  
tüm tılsımı diye  
söz geçmiyor kalbime  
acayip bir endişe   
güm/güm /güm  
ne var Allah aşkına  
seni her vuruşunda  
ben öldüm mü   
seviyorum diye, diye  
ne bu telaş katma velveleye  
 
oysa bir kat  daha seviyorum  
karda yuvarlanan topaklar gibi  
her an çığ oluyor içim   
sen oluyorsun  
zaman ilerledikçe  
ve gece tüm,  
tüm siyahıyla   
üzerime yürüdükçe  
ben biraz daha üşüyorum artık  
sensizlik zemheriyse   
saçlarıma düşen kırçlar  
bahara uyanacak bir mevsimin  
bana sabret  demeleri mi  
kalbim yerinden fırlayacak  
heyecanlandım bak işte   
güm/güm/güm  
seni her fısıldadığımda  
aha da  
azalıyor ömrüm   
 
sana aşığım ya  
titrek ellerim var  
sesimde çatallaşma  
uzun  süre bekledim  
seni seviyorum  
demek için  
belki bir kaç mevsimdi  uzaklığın  
belki de iki adım ötemde  
unutmadığım sesin var  
rüzgarın  sesinde  
ağaçlar çiçek açacak saçına ellediğimde  
ve incecik parmakların  gibi  
yeni ışkınlar salacak kiraz ağaçları  
üşüyorum güneşimi verin  dediğinde  
kalbim ellerinde  
kulağına götür  
dilim katılaştı  suskunlukta  
ama duyarsın  
kulağındaki sesimi  
seni çok seviyorum   
 
parmak uçlarıma iniyor  
özleminin acısı  
dokunamıyorum hiçbir şeye   
yazmak istiyorum  
tutamıyorum kalemi  
seslensem avazım çıkacak   
uyanacak dünya  
üzerime yürüyecek  
bağırttırma beni  
duy işte   
seni seviyorum  
 
inanmadım ben kimseye  
aşkı yalan saydılar   
duymadım kimseden  
kulağımda şarkılar  
uyumadın biliyorum  
kulağın  kapıda  
bak pencerenden  
anahtarı olmayan bir kapının önündeyim  
sen aç  ben içeri gireyim  
sen okşa  
ben üşümeyeyim  
sen gül bende güleyim   
hem bak  
dudaklarımı okumaktan vazgeç  
sessizliğini sevmiyorum   
sevmiyorum uzaklığı  
sevmiyorum işte  
oysa uzakta bile  
çok  seviyorum seni  
eriyorum  
bile/bile  
biliyorum/biliyor musun 
 
Ali  Gençay 
		
	
		
		
		
		
		
	
	 |