Yaktım Ankarayı
Ankara;
gözyaşlarımı bağrına basan
sana her gelişimde adımlarımla biraz daha ezilen
ama halinden hiç şikayat etmeyen büyük şehir
hiçbir zaman yüz çevirmemiş aşklara
bazen sevgililer dolaşmış parklarında
bazen aşıklar ağlamış yollarında
bazen de sadece seni görebilmek için
çöller aşılmış sokaklarında
ama yok artık gözümde
ne parkları,ne sokakları,ne de yolları
içinde sen olduğun için de yaktım
en sevdiğim şehri; Ankarayı
ihaneti büyük affedemem
gideyim desem küllerin var kimselere emanet edemem
neden böyle oldu Ankara,niye kıydın kendine
vefasızlık yakışıyor mu senin gibi şehire
Ankara;
*******ime şahitlik eden
eli her boş dönüşümde adımlarımla biraz daha ezilen
ama halinden hiç şikayet etmeyen büyük şehir
bir başka bakardı Tuzgölünden güneşin batışına
ayını yaldıza batırırdı boyardı moganı yakomoza
tek o sahipti atakuleye,vadiye ve sincandaki yollara
suçluydu; çünkü kucak açtı o yolun soundaki Ağrılıya
ama yok artık gözümde
ne güneşi,ne yıldızları,ne de ayı
içinde sen olduğun için de yaktım
en sevdiğim şehri; Ankarayı
ihaneti büyük affedemem
gideyim desem küllerin var kimselere emanet edemem
neden böyle oldu Ankara,niye kıydın kendine
vefasızlık yakışıyor mu senin gibi şehire
şimdi senden geriye kalan bir ihanetin,birde küllerin
istemem al senin olsun artık bana bile vermeye kıyamadığın sevdiğim
2005(Ankara)
Seyfettin Çabuk
|