| 
				  
 Adımı Anmayı Unuttuğun Gün
 Adımı anmayı unuttuğun günden beri
 Aşkı  kirletiyorum karanlık sokaklarda
 En suskun şahidim oluyor gece
 Ama bil  ki namuslu oluşundan değil
 Dilsizliğinden susuyor
 
 Koyu bir yeşile  bıraktığımdan beri bilincimi
 Unuttum hüzünlenmeyi
 Silindi ezberimden  birkaç şiir daha
 Kurudu artık düşlerimin sağanağından arta kalan
 Yok  artık ağlamak ayrılığı anlatan şiirlere
 Kazımak yok beynime acıtan veda  sözcüklerini
 
 En çok acıtan bazen de söylenmeyenlerdir
 Çok uzaklarda  kimseler görmeden solan
 O güzelim dağ çiçekleri gibi
 Kimsenin  açlıklarını ve öfkelerini bilmediği insanlarım gibi
 
 Bütün şiirlerim  yarım kalıyor artık
 Bitiremiyorum söylemeye çalıştığım hiçbir cümleyi
 Çürüyen bir ceset gibi zaman
 Hırpalıyor günden güne
 Güzelliklere  olan inancımı
 
 Yüzün ne kadar temiz derdin oysa bana
 Yeni doğmuş bir  çocuk kadar günahsız sanki
 Ama yetmezdi hiçbiri sevebilmen için beni
 Anlatırdın sabahlara kadar en mahrem sırlarını
 İnsanlardan kalma  yaralarını anlatırdın her seferinde
 
 Daha açıkken yaralarım kendi  yüreğimde
 Koskoca bir denizi hapsetmişken göz bebeklerimde
 Senin  yaralarını sağaltmaya uğraşırdım hep
 Nerede ağlayan bir çocuk görsem
 Unuturdum kendi umutsuzluğumu
 Yani bir tek kendi yangınıma su dökemezdim
 Kül olurken göz göre göre yüreğimdeki orman.
 
 Adımı anmayı unuttuğun  günden beri
 Kirlettim yüzümü karanlık sokaklarda
 Fırsatı olsa dile  gelecekti gece
 Anlatmak için bütün bildiklerini
 
 Hüznümü geri ver  bana ey çürüyen zaman
 Geri ver güzelliğe olan inancımı
 Kuruyan bir dağ  çiçeğiyim şimdi dağ başlarında
 An gelir kokum yayılır ışıklı şehirlere
 Duyarsınız açlıklarını ve öfkelerini o güzel insanlarımın…
 
 Melih  Coşkun
 |