Ağustos
Ağustosun ardından gelirmiş hazan.
Güneş inadına yakıyor. Hava aydınlık mı aydınlık. Bulutlar bembeyaz ve ulaşılmaz, bukadar mı güzel görünürler!
Gece yıldızlar parlak mı parlak.
Bakmak istemiyor insan.
44 evlerde bir ev var...üç ev yokolmuş, bir ev var, bir ev yok... bir...bir...ev...
60 evlerde sokaklar tanınmıyor. Sokakları var, girilmiyor. Neresindesin semtin, bilinmiyor, zor seçilir. Seçemiyorum...bilemiyorum...
Enkazlar, enkazlar, enkazlar. İnsanlar, insanlar, insanlar.Kimse yadırgamıyor sokakta ağlayanları. Burada herkes ağlıyor.
Enkazın başındayız. Bekliyoruz. Bina diye bir şey yok! Katlar, yok Toz olmuş beton.
Altında enkazın, kızkardeşim yatıyor. Yaşıyor ümidi var. Bir ümit. Köpek uluyor.Köpek ağlıyor. Köpek hayretler içinde koşuyor, koşturuyor.
Gece karanlık. Kurtarma ekibi gidiyor. Bacım, yakınlarım kalıyorlar. Bayılırım diye, çocuğum küçük diye gönderiyorlar beni. Bir de benimle uğraşmak istemiyorlar. Dayanırım ben, ahh, dayanırım.
Yaşıyormuyum... Düşünmüyorum. Yol boyunca aynı manzara, aynı insanlar, insanlar...
Makineler duruyor. Yer sallanıyor. Çadırlardan sokaklara fırlıyoruz. Herkes kardeş, birbirine sarılıyorlar.
...Tekrar çadırlara dönüyoruz.
Artık yıldızlara bakmak istemiyorum. Gökyüzüne, bakmak istemiyorum.
(2006, Ankara)
|