Etek ve Pantolon17
Taşınma zamanı gelmişti.Taşınacaktı emel.Öyle karar vermişti.Zaten üç beş bavul tutan eşyasıyla külüstür vosvosunu doldururdu.Evini kapattı; anahtarı komşusuna verdi çocukları gelir diye.Tam o sırada cep telefonu çaldı uzun uzun.Arayan kocasıydı, lanet kocası.Ne zaman ona iyi haber vermişti ki şimdi verecekti.Acele İstanbul'a gelmesini, Okan'ın hastahanede olduğunu, trafik kazası geçirdiğini söyledi.Emel için yaşamanın bir yarısı artık bitmiş gözü yol mol görmüyordu.Kim bilir kaç saat dümen sürdü dönüş yolunda.Gecenin hangi bir yarısında hastahaneye vardı ve doktordan o iki kelimeyi duyması ne kadar sürdü kendi bile bilmiyordu.' Maalesef kaybettik.' Bu bir cümle olamazdı.Öyle ya kocası yine yalan söylemişti.Her şey tam hastahane filmlerindeki gibiydi.Hep dram hep acı hep acı ve gözyaşı.Hayallerimiz bizim elimizden bu kadar kolay mı çekip alınıyordu? Yetiştireceksin oğlunu yirmi beş yaşına getireceksin sonra bilmem ****** çocuğunun bir tanesi yanındaki ******ya hava atmak için hız göstergesini bilmem kaçıncı kilometresini topuklayacak yine aynı ****** çocuğu gelip senin elinden çocuğunu çalacak sonra siktirip gidecek.İnsan hayatı bu kadar mı basitti; çekirdek gibi çiğnemek için mi? Bu gerçek olamazdı. Zaten biraz sonra kendisi de bu gerçekliğin bir üyesi oluveriyordu.Aynı gün o da beyin kanaması geçirdi.İşte sana sanal gerçeklik.Yine bir cenazeye katılamayacaktı.Gözünü açacak halde değildi.Arada sırada doktorların konuşmalarını duyuyordu.Latince kökenli bir sürü kelime sarf ediyorlardı.Kocasıyla konuşuyorlar; ona bir şeyler anlatıyorlardı.Bütün bunların farkındaydı Emel.Bir insan hiç bu kadar umudu yokken ancak bu kadar tutunabilirdi hayat****alkıp ölse hiç kimse bir şey diyemezdi. Ne yapsın zavallıcık öldü kurtuldu derlerdi.Klasik olan Trabzon'u, Bodrum'u, Kos'u, Hristo'yu, Ahmet'i falan düşünmesiydi herhalde ama o öyle yapmadı.Artık kendini düşünecekti.Bazen en büyük erdem bencil olmaktı.Bütün bu diyaloglara şahit olmamak için kendini düşünmeye karar verdi.Hiç kimse umurunda değildi.Vosvosunu ve beş valiz dolusu eşyasını düşündü.Aradan bir yıl geçmişti Bodrum'dan döneli.Bir yıldır hastahanedeydi.Kararını vermişti kesin taşınacaktı.Hemşireyle vedalaştı; doktora da bir iki iyi kelime mırıldandıktan sonra arabasının antenine eteğini bağladı ve arabasına bindi.Feribotla İzmir'den Rimini'ye hareket etmesi pek uzun uzadıya olmadı.
Osman Demircan
|