Etek ve Pantolon39
Emel'de bir durgunluk vardı.Günlerdir yemeden içmeden kesilmişti. Romanı için yazdıkları ise çalışma masasının üzerinde darmadağın duruyordu.Teyzesi, Emel'in bu durgun halinden endişeleniyordu. Emel, odasından çıkıp; salonda kitap okuyan teyzesine hava almak için dışarı çıkacağını söyledi.Teyzesi Melahat Hanım, beraber çıkmayı teklif etti.Emel, bunu kabul etmedi; kapıyı çarpıp, çıkıp gitti. Sokağa çıktığında bir 'isimsizdi'. Bacakları tutmuyordu.Hayat üzerine bir balyoz gibi iniyordu.Düşünceleri sarsılıyor; sanki binalar havada uçuşuyordu. Ayaklarının üzerinde duramıyordu.
Binlerce aracın ve insanın geçtiği Sakarya Caddesi'nin kıyısında titrediğini, soğuktan üşüdüğünü birçok kişi gördü.Gözlerinden acı ve üzüntü yağıyordu.Bir kadının kimsesiz adımları kaldırımları çınlatıyordu. Emel geç saatte Ankara'nın caddelerinde yürüyordu. Bir kavşakta yol ayırımındaydı. Bütün ışıklar kırmızıdaydı.Sokaklarda ölüm kol geziyordu.O anda omzuna sert bir elin dokunduğunu hissetti.Arkasına dönüp baktığında, bir gencin kolundan kendisini çekip az ilerde park etmiş arabaya gelmesini istediğini gördü.Peki Emel neydi? Bir hayat kadını olsa o otomobile binecekti. Lakin kim olduğuna değil, kimin kendisini bir yerlere sürüklediğine baktı.Bunlar üç dört aslan parçasıydı ve Emel onlar için sadece bir et parçasıydı.Gecenin bu tenha saatinde Emel'in gözyaşları sel oldu; yüreği erozyona uğradı.Gecenin ortasında kaskatı olmuş, bütün hayat pınarları kurumuş, sadece içine akıttığı yaşlarıyla beslenen bir ağaca benzedi Emel.Bu gençler kişiliğini baltalamaya gelmişlerdi.Onu kökünden yaralamaya gelmişlerdi.Oysa o ağaç dallarında nice intiharlar saklamıştı da yine de ayakta ölmeyi tercih etmişti.Emel gençlere sert sözle rest çekti:
_Gençler ben sizin Ankara gecenizde dibinde uçkurunuzu çözüp işiyeceğiniz bir duvar değilim.Ben taşları yerine kolay kolay koymadım. Ben kendimi duvar dibinde bulmadım.
Gençler aradıkları kadının Emel olmadığını anlayıp arabalarına binip gittiler.Emel Ankara ayazında kasıklarına bir ok gibi saplanan soğukta evine doğru yol aldı.Eve yaklaştığında şakağında silah gibi beliren, bir insanın varlığını hissetti. Kendini toparladığında onunla göz göze geldi.
_Teyze niçin dışardasın?
_Niçin olacak, seni merak ettim.
Melahat teyze, Emel'in ellerinden tuturak onu odasına kadar taşıdı. Yatağına yatırıp üstünü örttü.Emel o gece sabaha kadar sayıkladı.
Osman Demircan
|