Etek ve Pantolon5 
 
Derya ile Emel sokağa çıktıklarında saat on iki  olmuştu; kimsecikleri göremediler.Sadece bir polisin on beş yaşlarında bir genci  sıkıştırdığını gördüler Uzun Sokak'ın Maraş Caddesi'ne bakan tarafında.  
-Bak  bu gece karakolda nöbetçiyim.Beraber gidelim.Sana çam nasıl yarılır  göstereyim.Ormanlar nasıl istila edilir; ağaçlar nasıl baltalanır göstereyim.   
-Polis amca,sana bu hakkı kim veriyor? Bilirim ki sen karakolda milletin  namusu için nöbet tutarsın.  
-Sen bu yaşta neler de bilirsin.  
-Bilirim  elbet.Belki de bir sınır karakolunda asker olacağım.Belki de şehit olacağım.   
-Sen asker ve şehit olmadan önce benim olacaksın.  
Derya ve Emel şahit  oldukları olay karşısında dehşete düştüler.Trabzon ve Karadeniz az daha kopup  denize kayacaktı.  
-Ne yapıyorsun sen.Gençten silah zoruyla ırzını  istiyorsun.Bu hakkı sana hangi kanun verdi?  
Derya bu sözlerinden sonra genci  çekip çıkardı esaretin elinden.Tuttu gerçek adaletin elinden.  
Polis  kadınların hışmından çekindi bir şey diyemeden arabasına binip gitti.  
Gencin  adı Kurtuluş'tu.On altı yaşında Trabzon'un Fatih Mahallesi'ndendi.  
Kumral,  ela gözlü, yaşından küçük gösteren cılız bir oğlandı.  
Eve geldiklerinde hala  şoktaydılar.Bir süre konuşmadılar.Derya sessizliği bozarak bu kasvetli oyuna son  verdi.  
-O saatte dışarda ne işin vardı Kurtuluş?  
-Babamla tartışmıştım.   
Emel söze katıldı.  
-Bazı insanlar ortalığa düşmüş kişiler ararlar.O  kişiler insan yanılgılarıyla, hatalarıyla, günahlarıyla beslenirler.  
'Polis  onlardan biriydi.Bütün polisler aynı değil tabi ki.Her camianın virüsleri  vardır.Bunlar hastalık bulaştırırlar.Onlar da bir zamanlar sağlıklıydı tahmin  edersin ki.Yanlış solunumlar hasta etmiştir bu insanları.Yanlış atmosferlerde  bulunmamak lazım.' dedi Derya.  
Kurtuluş uyumak istediğini söyledi.Emel kendi  odasına çekildi.Sarı boyalı odasına.Biblolarla dolu bu oda Emel'in kuş  yuvasıydı.Kolları kanatları kırık bu kadının sığındığı tek yerdi.  
Derya  turuncu renkli odasına çekildi.Oda İtalyan mobilyalarıyla donanmıştı.Eskitme  elbise dolabı, yatak, komodin ve tuvalet aynasıyla bu oda acılarını rüyalarında  dindirdiği yer olmuştu.  
Tutuncu renkli salonda Kurtuluş kolduğun üzerinde  uyudu.Koltuklar siyah deriden yumuşacıktı.Babasına telefon edilmiş, merak  etmemesi sağlanmıştı.Ailesi Derya'yı tanırdı.Evlerinin dizaynını ona  yaptırmışlardı.  
Sabaha kadar derin nefeslerle derin bir uykuya  daldılar. 
 
Osman Demircan 
		
	
		
		
		
		
		
	
	 |