Etek ve Pantolon54
Yaşar Ankara'nın sokaklarını arşınlarken bir adamın sevgilisiyle kavga ettiğini gördü. Gecenin bu geç vaktinde yıldızların alabildiğine yeryüzüne aktığı bir saatte iki sevgili küfürler üretiyordu. O an Betül'ü düşündü korkularıyla göz göze geldi bir an. Sevgi gibi bir duyguyu yakalayıp da onu midesine indirenlerden olamayacağını düşündü o an. Rahattı artık çünkü Betül'ün dünyasından ayrılarak bütün dişlerini kendi yüreğine saplamıştı. Bundan sonraki yaşamında kendi kendini yiyip bitirecekti. Bu aşk onu kendi korkularıyla yüzleştirecekti.
Yaşar kaldırım taşlarının ağırlığını parmak uçlarında hissetti. Hayatının kilometre taşlarını dizmeye çalışırken bir gün mutluluğa ulaşacağını düşünmüştü. Oysa şimdi hayatı bir çıkmaz sokaktı. Yolculuğu aşkın soğuk duvarlarıyla karşılaşmasıyla son bulmuştu.
Ve duvar dibinde kurşuna dizilen bir mahkum gibi Yaşar aşka vurulmuştu.
Ankara Yaşar'a mezar olmuştu. Bir mezar ki bütün şehir taştan bir lahit olmuştu. Üzerine kapaklanan şehrin beton binaları nice mutlu sohbetleri üzerine dökmüştü. O Betül'e söyleyemediklerini düşünerek kan kusmuştu. Yaşar çoktan ölmüştü.
Osman Demircan
|