Bir Varmış Bir Yokmuş
Bir varmış bir yokmuş masal misali
Anlatır İstanbul sana şanlı tarihini
Ezanları dinleyeceksin ilk başta
Sonra rüzgâra bırakacaksın ruhunu
Bir kuş misali Haliç'in üstünden izle
Sakın Süleymaniye'yi es geçeyim deme
Çamlıca'dan bakacaksın şehr-i alâya
Elinde bir çay oh diyeceksin sonra
Bu masalda ne periler var ne cinler
Bir varmış bir yokmuş işte masal misali
O derinlerden gelen fısıltı ile anlatacak
Sana Fatih’i, Mimar Sinan’ı, Eyüp Sultan’ı
Öylece dinle martı seslerini boğazdan
Sandalların iç gıdıklayıcı seslerini dinle
Sultan Ahmet’te kâğıt helva yemeyi unutma
Kanlıca’da yoğurt ve yanında sıcacık simit
Bu masalda Kafdağı yok arama boş yere
Bir varmış bir yokmuş işte masal misali
Surları gez tarihin en yakın şahitleri onlar
Yerebatan Sarnıcı, Gülhane Parkı’da hatıra
Adaları unutma son vapura yetişmeyi de tabi
Faytona binip gezeceksin İstanbul’un çocuklarını
Feshane sakin olur bu sıralar Ramazan’a kadar
Beyoğlu hep şenliktir, bir de Tarabya var ya
Bu masalda ne cüceler var ne de devler
Bir varmış bir yokmuş işte masal misali
Kumkapı’nın daimi misafirleri martılardır
Hani lokantalar dizilir sıra sıra sahil boyu
Pier Loti de çayın tadı demi farklı olur
Suyundan mı yoksa İstanbul’dan mı bilinmez
Mehter marşı ile coşardı bir zamanlar İstanbul
Ellerinde davullar, tokmaklar inlerdi dağlar taşlar
Bu masalda kötü kalpli kraliçede yok arama boşa
Bir varmış bir yokmuş işte masal misali
Akşam olunca hüzün girer İstanbul’un ruhuna
Sis dolar bir uçtan bir uca, Marmara dahi ağlar
Galata’dan uçan Hazerfan Çelebi az evvel geçti
Hemen peşinde ak güvercinler ile yarış ederdi
Topkapı Sarayı kutsal emanetlerin ikametgâhı
Dolmabahçe son önderimiz Atatürk’ün sarayı
Uyutmaz insanı bu masal farkı İstanbul
Bir varmış bir yokmuş işte masal misali
|