Benim Bildiğim Devran
Bir baş dönmesi zaman, düşüp kalkmamak ölüm
Uçtan uca yangındır benim bildiğim devran
Kays’ı Leyla’da tutan gönüle azap çölüm
Kuru kütük su bekler taze filize derman
Ben önceden ölmüştüm canımda böcek gezer,
Sırçadan sarayların kapısında vuruldum.
Gözüm görmeyi bilmez dilim damaktan bizar
Bir kuru iskeletten peyda olup kuruldum.
Çil çil altın kesemde geçmez olur tuttuğum
Kalpazanlar elinde rayiç arar her şeyim
Bir fikir bir davadır dündeki unuttuğum
Bin mahlûkun içinde bilinmedik bir şeyim...
Açtığım kapılarda zehirden seller girer
Boğulurum gamıyla hasret denen illetin
Kahpeleşen şuurum beynime bela serer
Mecburu ben olmuşum yaşanmadık zilletin
Çemberine ördüğü gülden bilirdim onu
Ezgilerin içinde sakladığı er vardı
Akbabalar önünde kaybolup gitmek sonu
Kartalın pençesinde varlığını arardı.
|