Tek Mesajı Görüntüle
Old 04-14-2009, 06:33 PM   #6
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57917
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Ayışığında Yaygara

Geçmişinin derbederliklerini
geleceğin renklerine taşıyorum azar azar
sakın unutma! beklemeseydin beni
sevgime asla değmeyecekti nazar

Etrafımının yıkıldığı diyarda sarıldım sana
Kalbini mırıldanarak açtın bana
Çıplaklığını nefasetinle yatırdın yanıma
Mabedini esaretinle yıkattırdın bağbozumuna

Bak işte!
Gözünün önünde!
göl kenarında belirmiş karmaşalığımızdan bir temaşa...
Duy işte!
Kulağının içinde!
Ayışığında yükselmiş başbaşalığımızdan bir yaygara...

yüzlerce mum yaktıysam da çevrene
çıplaklığın parlattı geceyi
gezindim üstünde bir seyyah gibi
binlerce nağme bıraktıysam da evrene
besteledim sırtına teslimiyetini
o an aldım elime tüyden bir kalemi
köz olmuştu çünkü katranlı yüreğime
dudaklarının sessizliği..

Buram buram lavantalar sürdüm üzerine
delice çizdim anılarımı heryerine
fırçamın kayan sakinliği
daireyi saran hareketleri
başladı bataklıktan çıkışımızin hikayesi
nadasa bırakılmış bir tarla gibi
şimdi meyvelerini veriyor kaçışımızın neticesi

soluk soluk nefesimle uçuşuyor yelelerin
oluk oluk renk havuzunda yüzüyor göğüslerin
karanfil pembesi, papatya sarısı
menekşe mavisi, orkide beyazı
hepsi kokusunu salıyor dipdiri resminde
bir de kıskanç Ay'ın gümüş rengi bulaşmış tenine

sersemletiyor nemli dileğini sivriliğim
güldürüyor tüylü silleni gezinmişliğim
aniden dokunur dokunmaz ona
rengarenk saçlarınla çengelledin beni koynuna

düştüm yine çamsakızından gafletimle sırçaköşküne
kandım yine sızlanışımdan dişlerle cam gözlerine
boğuk bir ulumayla kanattık sızıyı
donuk bir geceyle ısıttık kanımızı

yine de taş attık şeytanın kahpeliğine
yine de kulak tıkadık arkadan söyleneceklere
çünkü bir tek balıkçıllar kesebilirdi sözlerimizi
çünkü bir tek vücutlar tanıyabilirdi resmimizi...

Reha Başoğul
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla