Otel Odası
Aklıma seni getirmedim,
bir gözyaşım bir ben vardım orda.
Seni anmadım,
senden hiç sözetmedim,
ve öğütler vermedim kendime,
birde sevdiğim,
öksüz kaldı söndü umutlarım,
o karanlık otel odasında...
**
Yaylı demir sedirin
bağdaş kurdum ortasına,
başım ellerim arasında,
bir anlık düşünerek,
kömür karası gözlerini.
Ve yağmur bir hışımla,
vuruyordu pencereme,
serin serin..
Sen geldin sandım yanıma,
hüznüm tebessüme döndü birden.
Oturdun demir sedirimin ucuna,
sen açtın yüzümde sen,
altı tahtalı otel odasında...
**
Kim gelmiş kim geçmiş kimbilir,
ne şairler ne yazarlar.
Nice güzeller gitmemiştir akıllarda.
Zaten sevmeye görsün insan,
şairlikte kolay yazarlıkta.
Kaç aşık benim gibi,
sevgiliyi hiç düşünmemiştir..
Şu tahtaların nemi,
belkide sefil gözyaşlarıdır kimbilir.
Nağme nağme çatlak olmuş duvara,
ah eden bülbüllerin sesi,
biliyorum ki,
şu dökük otel odasında..
**
Kaç seven ruh dolanır etrafımda,
kaç yaş döken göz görürüm.
Biri sağ yanımda ağlar,
biri oturmuş yazar sol yanımda.
Biri dikmiş gözlerini,
harap olmuş şu halime,
hazin hazin bakar karşımda.
Bazan sevdiğim o kadının,
erkekçe hayalini düşünürüm,
utanmaz arsız,
gelir gider yanıma.
Sonra bür bür büzülürüm,
bu soğuk otel odasında...
Ali Binboğa
|