Cennet Meleği
dalmak günü geldi sevdanın mavi derinliklerine
usulca sokulan tatlı bir rüya karışınca
sarsıntılara
ve yavaş yavaş eskiyince
saçlarımı ağartan yıllarım...
her köşe başında sen varsın dememek yalan olurdu
tufanın kucağında gözbebeklerine sığınırken,
kalbi, çırpıntıdan, durmayı bekleyen
usulsüz nizamlarla yaşayan bir kaosum ben
bir dökülse dilinden, dediğin kelimeler yok gülüm
hangi mazimin esiriyim bilmiyorum
sabahlar birbirini kovalar ama
ben hala sayarım yerimde
gördün ya, gidiyorum iz bırakmadan
sen uyurken
perdesini çekmediğin pencerene gül bıraktım
ve aklının kabullenemeyeceği sevdamı
rüyamı çelişkilerimi valizime basıp
dönüyorum dünkü tertemiz aşklarıma,
orda bana gözyaşından yapılmış ev verecekler
-gönlü tükenenlerin yurdu orası-
orda ruhuma aşk
özlemime teselli verecekler...
ben pak edilirken kaosumdan
yine melek gibi kalacaksın yerinde
yine saklı duracak kalbinde
kapısından günah girmemiş
bütün cennetler.
(Perşembe,11.01.2001/01:05)
Rıfat İlkaya
|