Bahardın
gün serilir dağlarına
ay tutuşturur bozkırlarını
söğüt dalı gibi kurursun
yağmurlara asılaydı yüzün
topraga dökerdin gülüşünü
anaç olurdun, sevecen...
alnına düşüyor sümbül teller
ne çok menekşe kokuyor ellerin
hangi bağın salkımında sakladın gözlerini
içsem şarap olur
içmesem okyanus gibi derin
çöller aşardın
fırtınalar gibi
yayan yapıldak geçerdin
uçurumdun kaçıncı binlerden kalma
kaç barikat yardın
kan revan yaralı
kaç çarkıfelek zincir kırdın
yalınayak yürüdüğün yollar yabancı şimdi sana
tutmamıştır tarihçesini acıların
yolcuydun bunca zaman
hanlardan gelir geçerdin
heybende türküler
yeşildin, aldın, bahardın
başı karlı dağdın
ceylanlar dolanırdı yamaçlarında
alaca şahan sürüleri havalanırdı yüreğinden
eteklerinde bir yavru maral gezinirdi
tutuşturup yaktın
kurudu karameşe dalları
açmaz oldu gökce çiçekler
bekleme boşuna
artık güne dönmez yüzünü nergizler...
Meral Vurgun
|