Ben Her Mayıs Ölürüm
ey özlediğim, beklediğim
geleceksen eğer yaşamak vaktinde gel
yaralı bir serçe gibi okşa yüreğimin tellerini
çünkü anılar da ölüyor insan yüzleri gibi
oysa Mayıs *******inde başka parlar yıldızlar
küllenmeyen acılar taşınır tarih sayfalarından
Mayıs *******i anadan doğma çıplaktır ay
ve ben en çok Mayıs’ta ölürüm
bir Mayıs, çoğalır taşarım meydanlara
çoğaldıkça vururlar beni
ceset ceset düşerim alanlara
isyan olurum altı Mayıs’ta
yavuklu gibi sarılıp mavzere
düşerim Şarkışla yoluna
ve asılırım düşlerimden o sabah
onsekiz Mayıs’ta başım Munzur kadar asidir
tırnaklarım sökülür, lime lime edilir bedenim
ser veririm, yüreğim altın çağdır
ve Mayıs büsbütün akşamı sabahı kanlı
ölümün erkenciliğidir yani
yani aşkın ateşe dönüşümü
kalkıp kalkıp devrilmesi bir dağın
yani bam telinde sazın
en güzel nakaratı sevda türkülerinin
duydukça ürperten ağıt sesleri
üretip de bölüşemediğimiz ekmek gibi
her ölümden yeni bir yaşam doğurmak yani
Mayıs işte
yani tek ve tekin olmayan oniki ayın baharı
dağ taş uyanırken, börtü böcek sevişirken
sürü sürü kuşlar gökyüzüne serpilirken
bahar bahar bütün aylarda ölürüm ben
yani özlediğim
umduğum ve beklediğim
vazgeçilmez utkum
üreten ellerin nasırlı özgürlüğü
yürek tutkum yani
bağımsızlık sancağında iki namlu
bir al yıldız
doğacak günün müjdecisi yani
kurşun eritiyor avuçlarımın nasırı
gel
dağlardan, ovalardan
fabrikalardan, okullardan
dört bir yandan gel...
Meral Vurgun
|