*Eylül Yitikliği*
Gurura gizlediğim özlemle,
rastladım sana yine dün gece
her gece gibi,
infazdaki şiir ölümlerimin...
acısına gizlendiğim
bir kıyamet sahnesi kalabalığıydı
can kırıklığım..
gözlerimde cam parçası resimler izi
en azından şiir güzelliği gizi
ziyan tezgahında pazarlarken
beş para etmedi kan yaşım
ne acı!
susmasını böyle öğrendik belki..
yalan yanlış gülmelere pembeleşirken
duman renge mühürlendik
coşkulara kilitli labirentten.
oysa!
böyle olmamalıydı
bu şehrin akşam çıkmazı
bu kaldırım biçmeleri
akasyalı sokaklardan geçerken..
gözü kör eden budaklar figanından
düşen dem türküleri eylüle
ne acı!
saran,
talan bir şehir akşamı
bağları viran eden hazan gamı
ufka sis perçinleyen
boğan zifir gece sancısı
ilk ürperişi değilken ıssızlığın
ve yalnızlığın
yineleri yine çok acı!
anlamaz halden
ahtapot kollu hüzün,
incili midye sevinç bildiğim..
gam dediğim
sehere düşen yaşam
duyumsuz tadımsız bir hiç..
devrana mekan
dili yabancı şehir benden anlamaz
anlamaz olan sabah aşktan ne acı,
ne acı eylül yitikliği..
Nevin Kurular
|