[GooD aNd EvıL]

Nartanem

Yine seni y a z ı y o r u m tarifsizce dizelerimde,
Sonsuzluğa sünger ç e k e n hovarda düşlerimle,
Dilerim a s l a hüzün girmesin engin gönlümüze,
D i l i m d e hep adın var, sevdamız ise zikrimde,
Nartanem, sevdamızı meleklerden gizleyemedim...

Bu ölümsüz a ş k a ezan sesleri ş a h i t l i k etti,
Yüreğimden titrercesine söyledim, ellerim yazdı,
Gönül pencerem b i l e kapanmadı, bize ağladı,
İçim y a n a r k e n, tenimi şafağın a y a z ı sardı,
Nartanem, aşkımızı meleklerden gizleyemedim...

D a l uzaklara, bak m e l e k l e r i şahit yazdım,
Sana olan bitmeyecek s e v g i m i b i l s i n l e r,
Ben seni, t a t l ı sevdanı y ü r e ğ i m e kazıdım,
Silinmez de, silmek için k a l b i m i e z s i n l e r,
Nartanem, sözümüzü meleklerden gizleyemedim...

Yüreğimden esen sana h a s r e t i m i n yelidir,
Gözlerimde biriken aşkın vazgeçilmez nemidir,
Gel de gör, içimde kocaman bir hazine saklıdır,
Bak! S e n i son nefesime saklıyorum, bilsinler,
Nartanem, gönlümüzü meleklerden gizleyemedim...

Dönüşü belki hala yazılamayan, bir sözcüksem,
Yaşadığıma şahitlerim de m i n i k meleklerimiz,
Bir gün ilerde sana ve kendime ihanet edersem,
O gün geldiğinde haykırsın, s u s a n dillerimiz,
Nartanem, içimizi meleklerden gizleyemedim...

Bozkırda tek ağacın gölgesinde c a n bulur gönüller,
Kıraç toprağın suyundan avuçla içer, yanan ciğerler,
Gökyüzü göle yatmış, sevgilinin sıcaklığını istercesine,
Bulutlar şahitlik yaparken, vuslata dayanamaz bedenler,
Nartanem, sırrımızı meleklerden gizleyemedim...

Hislerin galip, korkuların mağlup olduğu günleri,
Keşkelerin yerine, iyi kilerin geldiği mevsimleri,
İmkansızlığın içinden koparak gelecek o rüyayı,
Gülen gözlerle, umudu yaşamak isteyen sevgilileri,
Nartanem, ukdemizi meleklerden gizleyemedim...

Ayrılırken gözlerde hep hüzün ve gözyaşı vardı,
Her vuslatta güneşimizi, yağmur bulutları sardı,
Sarılırken şarkılar bile alnımın yazısını yazarken,
Ardında busenin affını bekleyen g ö n ü l kaldı,
Nartanem, yerimizi meleklerden gizleyemedim...

05 Ekim 2002 İstanbul.

Cafer Tayyar Özkan