Akkor Kesildi Yüreğim
Ne cazip, ne davetkardır o’nun sesi
İkinci çalmasına fırsat vermeden
Koşarak uzanır elimiz
Karşımızda bir alo! .. Sesi
Kulak ardı etmek isteriz ya, hani
Bazen, duymak istemediklerimizi
Yankılandı odanın karanlığında
Vakitsiz çalan bir telefon sesi
Bir çaldı, iki çaldı, üç çaldı
Ha sustu ha susacak derken,
İçimden gelmiyordu uzanıp açmak
Yırtıyor sessizliği, ne mümkün
Açmadan susturmak!
Önce derin bir sessizlik! ..
Sonra boğuk bir ses, “alo! ..” sustu
Susmamalıydı; çok önemli olmalıydı
Bu saatte söyleyecekleri…
Konuşmayla boğulma arası bir ses
Sanki bir yumruk düğümlenmiş boğazında
Çıkmıyordu, çıkaramıyordu; diyemiyordu
Yakıştıramamıştı gençliğine bu etiketi!
Saniyeler uzarken asırlar gibi
Göğüs kafesimde, boğazımda
Bir yumruk boğuyordu nefesi
Allah’ım aklımı sen koru! ..
Kulaklarım işitmez, aklım başımdan çıkmış,
Balta yemiş, idrakten yoksun bir ağaç olsaydım keşke
Almasaydım kara haberini. Dili tutulsaydı,
Demeseydi, diyemeseydi; sevgilin, bir tanen son nefeste
Üşürdü ellerin çoğu zaman, ısıtırdım cebimde
Hiç bu kadar soğuk olmamıştı
Zaman zaman ağladığımız da olmuştu birlikte
Ama hiç böylesine dolmamıştı gözlerim, ağlamamıştım
Yağmurlar akmamıştı hiç içime içime
Akkor kesilen yüreğime
Süzülürken bir damla yaş
Suskun çığlıklarım parçalıyor
Şimdi kara haberin rengini
(01.11.2006 İzmir)
Metin Soydeveli
|